Maraş açılsın da kime açılsın – Aykut Bektaşoğlu

1319

Kiminin canı candır, kimininki patlıcan.

Maraş ve dünyanın diğer imha edilmiş yerleri, iflah olma imkânı bulamayacaklardır. Bu düzen artık bu yükü taşıyamıyor, parça parça kusuyor. Değil imha olanların yeniden ayağa kaldırılması, yeni imha alanlarının ortaya çıkması, daha yüksek ihtimallidir…

Servet biriktirmenin karşısında olunmadan, bu dünya, insanlık ve doğa kurtulamaz. İnsanların emeklerini, başka birilerinin servet birikimleri haline getirmek, uygarlığın sonuna doğru gidiş demektir. Kapitalizm denilen şeyin bunalımıdır da ayni zamanda… O kadar çok servet birikimi var ki, tüm dünya halkını konforlu yaşatmaya yeter ve artar bile. Yüzde seksen varlık, yüzde beşin elinde. Yüzde elli varlık birikimi ise yüzde birin elinde. Durum böyle olduğu halde bir doyum var izlenimi olabilir, fakat sermaye kendini yeniden çoğaltmak ister. Doğası bu. Vazgeçemez. Fakat sermayeyi çoğaltmak, sefaleti çoğaltmakla olur. Kapitalizm doymak bilmez… Dünyanın ulaşılmamış, her şeyin azınlığın mülkü haline getirilmemiş yeri kalmayınca, yeniden çalışılacak, yeni servetlere dönüştürülecek alanlar yaratılmalı, yoksa Kapitalist sömürü düzeni son bulur. Özel mülk sistemi imha olur. Bir yaşam düzeni olmaktan çıkar ki şu an yaşadığımız çalkantılar, onun habercisi olabilir. Bu düzen, toplumsal yaşamı yönetebilme kabiliyetini yitiriyor.

Çalışılmamış veya yeniden çalışılabilecek alanlar arıyorlar, bulamazlarsa yaratıyorlar.

Bölgede arayanın adı Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan, İngiltere veya herhangi başka sermaye kaynaklı veya hepsi birden olabilir. Nitekim Maraş konusu, Türkiye iktidarının organizasyonu ile yapısal krizin bölgeye yansıması olarak okunabilir.

Doğanın ve toplumun ortak alanlarının sermayeye peşkeşi ile kara dönüştürülme çabası gerçeğini değiştirmez.

12 Eylül 1980’den bu güne kadar yaşananlardan, sermaye sınıfının yaşam süresini uzatabilmek için nelerin yapılabileceğini, sindire sindire öğrendik.

Akdeniz’in dibi. Savaş yıkıntısı Maraş.

Savaş olan, kaos olan yerler, yeniden sömürülme imkanı olan yerler bulunmalı veya yaratılmalı.

Kapitalizmin bu yoksunluğu, sermaye ve iktidarlarını paniğe sürüklüyor ve hırçın davranışlarını açığa çıkarıyor.

Dünyada paylaşılmamış yer bırakılmamışken, bu adayı sükûnete kavuşturmak, onlara kar getirmez. Kapitalizm çıkmazdayken sükûnet kar getirmez…

Kaos olmalı… Böylelikle demokrasi yönlü taleplerin önüne geçilmiş olunmalı. Demokrasi olmamalı. Halk bu düzenin iğrençliğini fark etmemeli…

Rahat durmayan, yönetim sınıfı sermaye güçleridir. Çünkü onların derdi servetin büyümeye devam etmesi.

Halkların derdi, diğerlerinin savaşlarında ölmemek, karnını doyurabilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek.

Kiminin canı can, kimininki patlıcan.

Aslında herkese yetecek yaşam ihtiyaçları mevcut. Tüm dünya için yeterli. Fakat canı can olanlar, kendi ihtiyaçlarının peşinde değiller. Herkesin olanın peşindedirler.

Doyumsuz sınıflar, hiç durmayacaklar.

Servet sınıfı olacaksa, gözüdoymazlık olmaya devam edecek. Servet düzeni durdukça herkesin olanlara, sermaye sınıfının sahip olma kavgası olmaya devam edecek. Bu kavgada, ezilen halk olacak. Yönetilen, itaat eden halklar olacak.

Bu saatten sonra dünyanın doğal dengesini de bozma pahasına yürütülen servet yarışı, kurtarılmayı bekleyen uygarlık sorununa dönüşmüştür.

İşbirlikçi yönetimler yaratılarak, yaşamın yok edilişi hızlandırılmaktadır.

Kendi ayakları üzerinde duran yönetimcikler, doğaya ve sosyal yaşama saldırmak zorunda kalıyorlar, servet iktidarları ile işbirliği yapıyorlar

Sorun, Maraş’ın açılıp açılmaması değil. Kapitalizmin bunalımının, buraların yıkımına sebep olduğudur.

Yeniden sermaye sınıflarının rant kavgasına açılan Maraş’ın, yeniden yıkımının habercisi olduğunu bilmemiz gerekir. Bu yıkımın altında ise her zaman yönetilen ve sömürülen halklar olacaktır. Sorunun esasını görmek zorundayız.

Maraş’ın ve diğer imha edilmiş toprların, asıl sahibine, halkın müşterek kullanımına iade edilmesini savunmalıyız. Herkesin olan, toplumun tümünün ortak kullanabileceği alan yaratma girişimi olmalı.

Maraş ve dünyanın diğer imha edilmiş yerleri, iflah olma imkânı bulamayacaklardır. Bu düzen artık bu yükü taşıyamıyor, parça parça kusuyor. Değil imha olanların yeniden ayağa kaldırılması, yeni imha alanlarının ortaya çıkması, daha yüksek ihtimallidir…

Sonuçta, günün birinde, yeniden bir Maraş yarattık denilse de , (yeniden inşa, işletme, yap işlet devret borçlandırması ve finans boyunduruğu yüzünden) daha çok kara para ve tefecilik düzenine teslim olacak, sermayeye geçici soluk sağlamak için yeniden talan edilecek. Sonuçta kaçınılmaz rekabet, hem denizi ve ekolojik dengeyi imha edecek hem de yeniden kaosa sürükleyecektir.