İmar planı – Ulus Irkad

3744

İmar Planlarının birçok ülkede vatandaşları daha da rahatlatmak, doğa ile yeşille daha fazla haşır neşir olmasını sağlamak için yapıldığını ve sulak arazileri, tarihi eserleri koruma gayesi taşıdığını söylemek gerekir. Temel amaç kamunun yararlanmasını sağlamaktır. Şehirleri, betonlaşmadan korumaktır. Ağaçları-ormanları, deniz kenarlarını, akarsu ve gölleri korumak vatandaşın doğayla daha da içiçe olmasını sağlamaktır. Mesela son zamanlarda İstanbul’u gökdelenlerin sarması, beton binalarla dolması, orada tam bir İmar Planı uygulandı mı demektir? Veya Girne şehrinde başarılı bir İmar Planı uygulandı diyebilir miyiz? 40 yıl önce Girne’ye baktığınızda Girne tamamıyle yeşillikler ve ormanlık içinde görülmekteydi. Bugünse Girne’ye baktığınızda beton binalarla dolu bir beton kent görmekteyiz. Tabi bu arada İmar Planı’nın kanalizasyon ve arıtma tesislerini de öngörmesi gerekiyor. Bugün şehirlerimizin, kasaba ve köylerimizin yağmur yağdı mı sulara gömülmesi o bölgelerde İmar Planlarının başarısız olduğunu göstermektedir.

63 yıllık hayatım boyunca en az yedi defa İngiltere, üç defa da ABD’ye gittim. İngiltere’de Chester, Bristol ve Plymouth,Canterbury ve de Londra gibi şehirlerde, bu şehirlerin yeşil park alanlarıyla dolması beni etkiledi. İngilizler belli ki çok başarılı İmar Planlarıyla şehir ve kasabalarını dünyanın en güzel bölgeleri haline getirmişlerdir. Bir şehir

içinde dolaşırken kendinizi orman içerisinde geziyormuş gibi hissedersiniz.

Amerika Birleşik Devletleri’ne de en az üç defa gittim. Connecticut-Hardford yemyeşil ve imrenilecek bir şehirdi. Ormanlar başlıca göze çarpan alanlardı. Halk pikniğini ağaçları koruma şartıyle oralarda yapardı. New York hep beton olarak bilinir ama şehrin tam ortasında Kıbrıs’tan da büyük ormanlık bir park alanı vardır. Washington ise tamamıyle yeşilliklerle kaplıdır. Gökdelenler oldukça azdır ve Washington içinde dolaşırken kendinizi şehir dışında ormanlık bir alanda gezermiş hissine kapılırsınız. Ohio ise sanırım gittiğim ABD vilayetlerinden en fazla ormana sahip yerdi. Celeveland görülmeye değerdi.

Geçenlerde Cyprus Mail Gazetesinde bir haber gözüme ilişti. Son on-beş yıl içinde Güney Kıbrıs AB üyesi olduktan sonra AB uzmanları tüm akarsularını, göllerini, ormanlık alanlarını tesbit etmişler. Yazıya göre eğer bu alanlara inşaat veya bir ihlal olursa Güney Kıbrıs milyonlarca Avro ceza ödemek mecburiyetinde kalacak. Yeşil Hareketi, çevre ve ekolojik ve de kuş korumayı hedef alan arkadaşlarımızdan öğrendiğime göre Kuzey Kıbrıs’ta da bu gibi alanların haritaları belirlenmiş. Yani anlayacağınız varsa, ileride bir çözüm vukuunda eğer AB ile de uzlaşmaya varılırsa, bu tesbit edilen bölgeler, ki İmar Planı’ndan önce tesbitleri yapılmıştır, eğer ileride ihlal ve bozulmalar görülürse, bizim tarafın külliyetli miktarda ceza vereceği de gerçektir.

İmar Planı’nda maalesef çevreciler-ekolojist ve Yeşil Harekete mensup arkadaşlarımız pek de etkili olamadık. Diğer Belediye

Meclislerinde de belli ki dominant olan çevreler daha fazla İmar İşleriyle uğraşan çevrelerdi.

Keşke Hükümetteki çevreler şu anda seslerinin çıkması engellenen veya azınlık olarak görülen ama gerçekte hazin doğa felaketleri sinyallerini veren Doğa, ekoloji ve de çevre aşığı insanların seslerini dinleyerek bu İmar Planı’nı yapsalardı. Bir yağmur yağdığında, bölgeler su altında kaldığında, aslında kimlerin haklı olduğu belli oluyor. Bu gerçek keşke idareci kesimler tarafından farkedilseydi…