YKP Sekretarya üyesi Alpay Durduran Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklama şöyle:

Akıncı’nın başarılı olduğunu ve BM Güvenlik Konseyi ve Genel Sekreteri’nin desteğini çözüm için aldığını görüyoruz.

İşin ilginç yanı ortaya çıkan çözüm yolu ve modelinin eski kararlarda aynen olduğu, yani gelip giden cumhurbaşkanlarının imzasını taşıyan kararlarda yer aldığıdır.

Ne yazık ki eskiler ve partileri kararlara onay vermişler ama kendi tarafı sadık kalırken diğer taraf ihlal etti diye birbirlerini yalancılıkla itham eder gibi konuştular; ama aslında iki taraf da birçok maddeyi onaylama sırasında bazı şartlara bağlayıp reddetti. Şimdi de diğer tarafın sözüne güvenilir mi diye güvensizliklerinin gerekçelerini sıralamakla meşguldürler. Aslında bizimkiler Türkiye’nin görüşünü bekliyorlar. Rum tarafı da bizimkileri bekliyor.

Çözüm isteyenler toplantılarla ve eylemlerle çözüm arzularını BM parametreleri içinde çözüm isteyerek vurguladılar. Şimdi de ‘ne yaptık, ne elde ettik’ diye bekliyorlar.

Ama bu arada çözümün desteklenmesi için bazılarına göre haddi aşanlar olarak görünen kişiler için yüreğimiz endişe doludur. Çünkü bir daha Türkiye’yi zora sokacak bir adım atılabileceğini sanmamamız bize öğretilmeye çalışılabilecek.

Kıbrıs sorununun bir dünya sorunu olduğunu ve tarihe bakıldığında büyük savaşlara kapı açabilecek sorunlardan olduğunu, onun için BM barış gücünün bile konumlandırıldığını ve görüşme başarılı geçtiği için (İçindeki BM güvencelerine ve vaatlere bakan anlar) Slovakya’dan Fransa’ya destekler yayımlandığını dikkate alırsak çözüme yardımcı olmayanın zora düşeceğini anlar.

Sert güç mü yumuşak güç mü sırada olacak hesabını yapmak ve zora düşüp taviz verecek hale gelmeden çözüme yardımcı olmak ilgililerin tümünün esas görevi olmaktadır.

Kıbrıs’taki taraflar da bir daha birbirlerini yalanlayarak kendi kendilerini yalancı çıkaracak durumda kalmasınlar. Eşitlik siyasi olarak kabul edilmiştir ve çok kez desteklenmiştir. Anastasiades siyasi eşitliği reddetmemiştir ama siyasi eşitliği baypas yapacak modellere yönelirken bazı kabullerini de ekarte etmiş ve anlamsızlaştırmıştır. Bu yola girmesine gerek yoktu. Türk tarafına eşitliği kabul etmediler diye konuşma fırsat vermemeli idi. Ancak onun da bizimkilerin kabul ettikten sonra reddettiklerini sıralamaya kalkabileceklerini görüyoruz ama bunda öte eleştirmeye girmektense bu kez ciddiyetle davranmalarını beklemek hakkımızdır.