Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti arasında iktisadi ve mali işbirliği anlaşmasının tamamı indirmek için tıklayın

Genel Sekreteri Murat Kanatlı son imzalanan ekonomik yıkım paketinin detaylarının kamuoyu ile paylaştı. Kanatlı, “protokol gizli çünkü içindekilerin öğrenilmesini istemiyorlar” dedi ve protokolün kendilerine ulaştığının ve kamuoyunun bilmesinde yarar olduğuna inandıkları için detayları paylaşacaklarına vurgu yaptı.

Kanatlı, protokolde “Kooperatif Merkez Bankası yeniden yapılandırılacaktır” dendiğini, bunun da tıpkı güneyde olduğu gibi bankanın kademeli olarak kapatılması hedefi olduğunu belirtti. Kanatlı, bunun adımları olarak de “Banka iştiraklerinin elden çıkarılması”, “Bankanın yeniden yapılandırma planının hazırlanması” olarak sıralandığını, bunun yanında kamuoyundan gelecek tepkilerin de önlenmesi için de uygulanması şüpheli de olsa “Devletin Kooperatif Merkez Bankası’na günümüze dek olan borçlarının geri ödeme planının yapılması” maddesinin protokole konduğu söyledi. Buna bir de “Bankacılık faaliyeti yaptığı tespit edilen kooperatiflerin bankacılık lisansı almalarının sağlanması veya bu faaliyetlerin durdurulması” maddesinin eklenerek diğer kooperatiflerin çalışma alanlarının daraltılması da hedeflendiğini söyleyen Kanatlı, bunun tipik troyka tarzı neoliberal dayatma olduğunu, dayanışma temelli kooperatifleri kapatarak finans kapitalin kar hırsına ülkeyi terk etmeye niyetli olduklarını da vurguladı.

Elektrik konusunda eski sürecin tekrarının bu protokolde de yer aldığını söyleyen Kanatlı, bunu maddenin geçmişten kopyalanarak aynen alındığını ve “KIB-TEK faaliyetlerinin fonksiyonel ayrıştırılmasının (üretim – iletim – dağıtım) tamamlanarak, muhasebelerinin ayrı ayrı takibinin yapılması” maddesi olarak yeni protokole girdiğini söyledi. Kanatlı, elektrik konusunda bir yandan özelleştirme modelleri yürürlüğe konurken diğer yandan da “KIB-TEK’de personel maliyetlerinin azaltılması yönündeki çalışmaların tamamlanması” yönünde hedef konduğunun da altını çizerek, bunun da kurumun tümden özelleştirilmesi yönünde bir adım olarak okunması gerektiğine vurgu yaptı.

Kanatlı ayni şekilde “Telekomünikasyon Dairesinin yapılandırılması çerçevesinde Kamu – Özel işbirliği modeli ile ihale ilanına çıkılması” maddesinin protokolde yer aldığına vurgu yaparak bu kurumun da cemaat sermaye çevrelerine peşkeş çekilmesi için hedef olarak Aralık 2019 tarihinin konduğuna vurgu yaptı.

Kanatlı, daha önceki protokollerde de olan “K.T. Liman İşçileri Şirketi imtiyazını kaldıracak yasanın yürürlüğe girmesi” maddesinin gene bu yenisinde de olduğu ama çalışma takvimi olarak da bu kez Ekim 2019 koyulduğuna dikkat çekti. Bunun yanında Limanlar konusunda “Mağusa Limanın Dönüştürme Projesi ile Girne Antik ve Turizm Limanlarının gelişimini içeren projelere ilişkin fizibilite çalışmasının tamamlanması” yazan kısma dikkat çeken Kanatlı, kamuoyunun bu vesile ile “dönüştürme projesi” başlığı ile tanıştırıldığını ama şeffaflıktan dem vuranların bunun ne demek olduğunu kamuoyundan gizlediklerini ancak Aralık 2019’a kadar “Kamu – Özel işbirliği çerçevesinde ihale dosyalarının hazırlanması” hedefi konduğunu söyledi. Kanatlı yakında iki limanın da özelleştirilmesinin önemli bir iş gibi kamuoyu ile ‘kendi projeleri’(!) gibi paylaşılacağına ama protokolde açıkça görüldüğü gibi bunun da TC’nin dayatması ve cemaat sermayesine yeni bir peşkeş olduğunun net olduğuna vurgu yaptı.

Kanatlı, tarımda önemli bir sorunun herkesi beklediğine dikkat çekerek “Tarım bütçesinin yılı bütçesi rakamlarını aşmaması ve 2020 yılı bütçesine borç aktarılmaması” maddesi ile mevcut bütçe ile yılın tamamlanması zorlaması yapıldığını ama UBP’lilerin bile 2018 yılı bütçe görüşmelerinde 2019 yılı bütçesine konan rakamın yeterli olmadığı defalarca söylediğine dikkat çekerek, bu hali ile UBP’nin topluma bir kez daha yalan söylediğini açığa çıktığını vurguladı. Kanatlı, tarıma yapılan destek ödemelerinin yetersizliği konusunda UBP’lilerin açıklamalarının arşivlerden çıkarılarak hazır edilmesi tavsiyesinde de bulundu, “çünkü bu bütçe ile Tarım alanında bu yılı tamamlamaları imkansızdır” diyerek sözleri tamamladı. Kanatlı, YKP olarak tarım destek modellerinin yeniden düzenlenmesine destek verdiklerini, küçük çiftçi ve hayvancının daha iyi şekilde, üretimi artıracak şekilde desteklenmesi, gıda egemenliğinin koruma altına alınacak şekilde reform edilmesi gerektiğine inandıklarını ama burdaki amacın bu olmadığının belli olduğunu da vurguladı.

Eğitim alanında ise “2019-2020 Öğretim yılında okulöncesi eğitimde tam gün uygulamaya başlanması” maddesine dikkat çeken Kanatlı, bunun da aniden gündeme düşmesinin izinin protokolde bulunduğunu söyledi. Kanatlı, bu dayatma ile okullar hazır olmadan bir dayatma ile kaosa sürükleneceklerinin altını çizdi.

Daha önce öğrenci verilerinin TC ile paylaşıldığını buna tepkilerinin olduğunu söyleyen Kanatlı, yeni adımın turizm olduğunu söyledi ve bu konuda protokoldeki “Türkiye Cumhuriyeti’nden temin edilecek turizm istatistikleri yazılım sisteminin KKTC Turizm ve Çevre Bakanlığının kullanımına uyarlanması” maddesine de dikkat çekti.

Kanatlı, YKP olarak halkın geniş kesimlerinin yararına olmayacağına, TC’nin dayatması böylesi yıkım paketleri ile yalnızca bağımlılığın artacağına, dini cemaat sermeyesine kuzeydeki kamusal alanların peşkeşinin devam edeceğine inandıkları için geçmişte de olduğu gibi bu yıkım paketine karşı da direnmeye, direnenlerle beraber olmaya devam edeceklerine vurgu yaptı.