YKP Sekretarya üyesi Alpay Durduran Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklama şöyle:

En ‘barışçı’lar çok taraftar toplayıp bol bol barış demeye başladı. Yenidüzen’de dış ilişkiler edebiyatı yapan ‘barışçı’ da görüşme isteğine olumlu baktı ama Rum’ların kendilerini insan yerine koymak niyetinde olmadığını da veciz bir şekilde dile getirdi ve havayı bulandırdı.

Görüşme önerisi dışişleri bakanı tarafından dillendirilmişti. Önerisini daha önce dava arkadaşlarının reddettiği sıkı tarihlere bağlı ve programlı olmasına bile katılarak zenginleştirmeye de destek verdi.

Son olarak federal çözümün ölüp gömüldüğünü de ilan etmişti ama bol bol son görüşmelere sadık kalmanın önemini de vurguladı.

Dünü bilmesek ve malımızı tanımasak biz de ‘ha gayret sizi sonuna kadar destekliyoruz çözün şu düğümü’ diyeceğiz. Ancak tehlike var gibi idi ki onu da sanki bertaraf etti. Görüşmeyi gayrı resmiye çevirdiler.

Nasıl olsa biri tanınmış diğeri tanınmamış görüşürlerse göz göze gelip birbirlerini tanımış gibi olabilirler diye tehdidi azaltmayı tanınma sorununu aştılar.

Ancak “gazı onlar arayacak, onlar çıkaracak, onlar dağıtacak bize de sadaka verir gibi payımızı vereceklermiş” diyen ‘barışçı’ gibi düşünenler çoğaldı.

Rum tarafından yükselen ses “Türk Kıbrıslılar denizlerdeki hakkımızın %80’ini Türkiye’ye vermemizi istiyorlar” demişti ve buna YKP hariç ‘barışçı’ Türklerden ses çıkmadı.

Görüşmelere kalındığı yerden devam edilsin demenin rahatlığıyla denizlerin paylaşılacağını ve onun için etrafın savaş gemisi ve araştırma gemileri dolduğunu gözden kaçırıyorlar. Nasıl olsa görüşmelerde ortak noktalarda buluşma umudu görmüş olmalılar diye düşünürler.

Biraz dikkatliler ise ortak noktayı bulamadılar çünkü ortak noktalara gelmediler, suçlama oyunu oynadılar diye gördüler ve gayrı resmi görüşmeye sarıldılar.

Kıbrıs zor durumda ve savaş tehdidi var. Biz ise çıkmaz yollarda oyalanıyoruz. Kıbrıs ile ilgilenmeyen kalmadı ama her ilgilene de gülücük yapıp diğer taraf anlaşma istemez yoksa çoktan anlaşma olurdu derler.

Başımıza ne geldi ise başımıza getiren kadar kendimizin de sorumlu olduğunu kabul etmek için bari bu kez taraflara yakından ve objektif olarak bakalım.