Suriye cehennemi ve Türkiye’nin çökmekte olan ekonomisi – Ulus Irkad

498

Türkiye’nin çökmekte olan ekonomisine baktığınızda olayın salt ekonomik analizle açıklanamayacağını, ekonomistlerin kendisi de söylemekte. Mesela ünlü ekonomistlerden Boratav bakın neler diyor Türkiye ekonomisi için:

“Şimdi, tüm unsurları ile AKP’nin “eseri” olan krize girmekteyiz. Reel ücretlerin, üretimin, istihdamın, milli gelirin gerilemesi biçiminde gerçekleşen ekonomik bunalım, bankaları da kapsayan finansal bir krize de dönüşebilir. 2001 krizi içinde Kemal Derviş yönetiminde IMF programlarıyla oluşturulan neoliberal yapıyı, 2003 sonrasının AKP iktidarı olduğu gibi benimsedi; 2015’e kadar sızlanmadan uyguladı ve bugünkü krizin sorumluluğunu da üstlenmiş oldu”. Aslında bu durumun ekonomik iflas analizi ama bir de Türkiye’de 2014 yılından beri, bozulan istikrarı da var. 2002’den itibaren Türkiye’de gerçek olmasa bile pek ekonomik ve siyasal istikrarsızlık olmadı. Hatta gerek İslamcı ılımlılar veya liberaller veya gerek demokrat liberallerden ötürü, bir istikrar göründü. Belki bunda Abdullah Gül’ün istikrardan yana ılımlılığı ve AKP içindeki akil gruplarının da etkisi büyüktü. Maalesef 2014’te Dolmabahçe’de masayı deviren AKP ve RTE, hemen Güneydoğu’da hendek savaşları başlatmış ve artık komşu ülkelere de stratejik derinlik dediği bir yeni politika veya saldırganlıkla, müdahale etmeye başladı. İşte bu andan itibaren Türkiye’de sorunlar baş gösterdi. Önce kendi içindeki huzuru bozan Türkiye başbakanı, zaten Başkanlık sistemini de sunmaya ve çoğunlukla kabul edilmeyen ve diktatörlükle şeriat karışımı bir rejimi, Türkliye halkına sunmaya başladı. Güvenlik yasaları başat çıkmaya, Kürtler ve HDP üzerinde baskılar olmaya ve uluslararsı, demokrasi ve insan hakları normları es geçilmeye başlandı. Tabi gene idam yasası denilen ucube de halkın önüne getirildi. Bu bozukluk olurken, 2016 yılında, 15 Temmuz denilen güya bir FETÖ’cü darbe çıkageldi ve iç huzur daha da bozuldu. Tutuklamalar, ordu içinde huzursuzluklar ve komutanlara bile davalar okunmaya başlandı. Bu yeni baskıcı politika ile daha da fazla tek adam cumhuriyetine yönelindi. Tüm demokrasi normları ortadan kaldırıldı. Bunlar meydana gelirken Recep Tayyip Erdoğan sudan nedenlerle diğer ülkelerle çatışmaya başladı. Rusya , ABD  ve AB ülkeleriyle de ilişkiler koparıldı. Türkiye yeni ufuklarını şarka, Uzak doğu ülkeleri ve Rusya’ya açmaya çalıştı ama Türkiye’nin en büyük korkusu aslında Suriye’nin Kuzey’inde bir Kürt Devleti veya Özerk Bölgesi kurulmamasıydı. AB’yle çatışıp diktatörlük normları getiren Türkiye hem içte hem de dışta artık kriz ve huzursuzluk aramaya başladı ve huzursuzlukla ekonomik yıkım da başgöstermeye başladı.

Nihayet Türkiye fiili olarak Suriye içine girdi. Bu konuda Rusya ile arasını güya düzenledi. Ama Suriye’ye girmek için Rusya’ya S400’ler dahil rüşvetler verdi. Rusya da bunu yaparken NATO ve Batı’da bir açmaz yaratarak, NATO kanadını komaya soktu ve Suriye içinde daha rahat ilerledi. Sonuçta Türkiye, Rusya olmasına rağmen DAEŞ’ten bozma ÖSO’ları ile Afrin’de ve Zeytin Dalı Operasyonlarında bazı koridorlar elde etti ama Işid ve Al-Nusracıların İdlib’e çekilmelerini önleyemedi. Esad konusunda başarısız oldu. Bu arada bu savaş ve saldırgan politikalarıyla ekonomik olarak tüm Türkiye dara girdi. Ekonomi şu anda iflas noktasında. Aslında kendi iç güvenlik tedbirleri, idam, Olağanüstü Hal ilanları da sonunu getirdi. Soğandan tutun patatese kadar herşeyin fiyatları yükseldi. Kuzey Kıbrıs daha da buhrana girdi.

Ortadoğu’da parsa ve ihale toplayacağım öngörüsüne dayanan Türkiye, son zamanlarda AB ülkeleri, Rusya ve Almanya, Fransa ve hatta ABD’nin ekonomik kazançları ve ihale alanlarında kazanımlarıyla sarsılıyor. Türkiye’nin gerek içte, gerekse dışta tüm dengeleri kendi menfaatine bozması ve yanlış politikaları, Türkiye ekonomisinin iflaslarını getirdi.  Ekonomik iflasın daha da genişleyeceği ve Türkiye’nin daha da ekonomik buhranları oynayacağı söyleniyor. Sorun daha da büyümekte.

Ekonomik ve siyasal analizler Türkiye’nin hiç de iyiye gitmediğini gösteriyor. Türkiye zor durumda…Tabi Kuzey Kıbrıs da…