Çok yoğun olmak ve yazamamak – Ulus Irkad

498

Son günlerde bayağı yoğundum. Üstüne üstlük Belediye seçimleri de geldi. Onun da ayrı bir sorumluluğu vardı. Halkımız beni bu göreve layık görerek, 24 Haziran Belediye Meclisi seçimlerinde bayağı da oy vererek, beni Mağusa Belediye Meclisi’ne seçti. Elbette ki TDP-YKP sol koalisyonunun bunda etkilenmesi ve de halkın sol bir ittifaka oy vermesi yanında, gene 37 yıllık öğretmen olmak ve geniş bir çevre ile binlerce öğrenci okutmanın da, bu seçilmede epey etkisi oldu. Fakat ne isterse olsun, alınacak mesaj, sol ittifakın bu toplum için ne kadar gerekli ve adeta bir cankurtaran simidi olarak görüldüğü de gerçek. Evet, bayağı yoğun olmamdan dolayı maalesef çok sevdiğim yazı işini de yapamadım bu hafta. Gerçi geçmiş yıllarda da oldu bunlar. Ama çok yoğun günlerimde de enerji bulup yazdığım çok olmuştur. İnsan bir de yazı yazmamaya başladı mı, bu bir nevi beyinsel bir tembellik geçirip yazı yazmamayı devamlı da kılabiliyor. Bu yoğunluk içinde kitap okuyamamak da aslında ayrı bir sorun. Ben daha fazla okuduğum zamanlar ve beynim dolu olduğunda yazabiliyorum. Okuma eylemi bana yazmak için de ayrı bir cesaret veriyor. Son zamanlarda, bilhassa 24 Haziran seçimleri sonrası, Türkiye’de olaylar ve gelişmeler de bizleri etkilemeye başladı. Ekonomik yıkım son hızla ilerlemekte. Tek Adam ağzını her açtığında herşey depreme uğramışa benziyor. Türk ekonomisi sarsılıyor. Hele hele Tek adam iktidarı ayrı bir istikrarsızlık da olduğu için, bu ekonomiyi de vuruyor. Başlı başına birçok insan hakları lağvedilmiş, keyfi bir şekilde bıçağa yumruk vurulur misali, üzerine bela ve sorun alan yöneticiler var Türkiye’de. Elbette bu ideolojik bir sorun ve Türkiye’deki system-devlet yapısıyla da ilintili. Bir bakıma Türkiye’de 12 Eylül zihniyeti gardını Tek Adam Rejimiyle almış oldu. Dengesiz politikalarla, bir gün başka , obürgün başka olan pollitikalarla değişen bir süreç, kavga edilmedik ülke kalınmaması ve keyfi bir şekilde, tek bir adamın kararıyla artık devletlerarası ihtilaflar veya savaşlar da görebilecek Türkiye. Bu yapı bir istikrarsızlık örneği.
Belli ki bu devam da edecek. Çünkü 24 Haziran günü %52 halk çoğunluğu buna karar Verdi de, %52 demek demokratik olarak çoğunluk mu? Veya %48 karşı, muhalif olan bir kesimi görmezlikten gelmek ne kadar demokratik? Demokraside oydaşmacılık denilen bir olay var ve siz eğer çoğunlukta bile olsanız azınlığın da sesine kulak verir, alacağınız kararlarda onların da konsensüsünü alırsınız. Bu yok Türkiye’de ve adam ortaya çıkarak, “Ben çoğunluğum, çoğunluk olan karar verir” diyor. Ama bu görüş bile istikrarsızlık yaratıp Türkiye’nin başına sorunlar, belalar açacak bir zihniyeti taşıyor,ekonominin bu kadar kayalara toslamasının, TL’nin bu kadar değer yitirmesinin temelinde bu anti-demokratik zihniyetin etkisi büyüktür.
Bize, yani Kuzey Kıbrıs’a geldiğimiz zaman, son zamanlarda artık açıkça AKP hükümeti, herşeyiyle bunun içine burnunu sokmaya başladı. TC elçisi meclise son derece Türkiye’deki hukuksuzluğun da bir yansıması olarak telefon dinlemeler ve adam tutuklamalar için yetki isteyebiliyor. AKP her ilçede bir parti ofisi açmış durumda. Kıbrslıtürkleri hiçe saydığını zaten Afrika Gazetesi’ne linç saldırısı ile dünyaya ilan etmiş. Bu kadar aleni itibarsızlaştırmadan sonra ortaya çıkıp da, Türkiye yetkililerinin “Biz KKTC’yi tanıtacağız” demeleri ne kadar inanılırdır? Sen meclise ve Afrika Gazetesi’ne saldıran adamları binbir girişimle serbest bıraktırmadın mı? Sen serbest bıraktırıyorsan, sen de bir devlet olarak KKTC’nin devlet organlarını saymadığını ve itibarsızlaşitırdığını ilan etmiyor musun? Bu iki yüzlülük değil midir? Hadi onu da bırakın, buraya pespaye bir şekilde nüfus taşıyarak Kuzeyde yaşayan Kıbrıslıtürklerin azınlığa düşmelerine ragmen hala daha nüfus taşımanın başka ne gayesi vardır?
Türkiye bu insan hakları ihlalinin dünya tarafından farkına varılmadığını zannediyor ama Kıbrıs’taki istikrarsızlıkları da ekonomik yıkımında önemli bir rol oynamaktadır.
Türkiye’nin ekonomik ve poitik iflasının engellenmesi için demokratik bir cumhuriyet haline gelmesi gerekmektedir.
Gelmediği takdirde geleceği karanlıktır…