yaklaşımlarÖzkan YıkıcıABD ve Türkiye’de neler oluyor? – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

ABD ve Türkiye’de neler oluyor? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tıpkı yakın tarihte olduğu gibi, günümüzde veya gelecek yarınlarımızda, Kıbrıs üzerinde oldukça etkileri olan ülkeler vardır. Bunu zaten en basit sokak söylencelerinde dahi duymak kolaydır. ABD, Birleşik Kralık, Türkiye gibi ülkelerin adamız üzerindeki dierk belirleyiciliği tartışılmazdır. Düne dek Yunanistan da ayni konumdaydı! Özellikle de Kuzey Kıbrıs denilince ve gelişmelerde aBD veya Türkiye düşünülmeden anlaşılması oldukça zor. Nitekim, Kuzey Kıbrıs yapılanmasından, yarınki gelecveğine dek Türkiye ile ABD olmadan tartışmak mümkün olamıyor. İçeleşen Türkiye gerçeği kadar, ABD sistemsel hegemonya güç gerçekleri, Kıbrıs ve özellikle Kuzey için aldıkları kararlarla değil, kendi iç yapılanmalarının dahi Kuzey Kıbrısa yansıyarak etkileri hemen yaşanmaktadır. İşin acısı şu: onca gerçeklik yaşanırken de brakın Türkiyeden veya Amerikadan oluşan sarsıntıları, orada olan gelişmeler dahi, bolca medya gerçeğine karşın, Kuzey Kıbrısta haber olarak karşılık görmüyor. Hem etkilenen, hem de oralarda olan gelişmelerden uzak olma paradoksları travmalaşarak içimizde yaşanmaktadır. Bu Kıbrısın Yeni Sömürgeleşme gerçekliğindeki stratejik sömürgeleşme kurallarının gerekirse direk müdahilikten ilhaka varan karmaşık ilişkilerin aynasıdır…..

Ayni eksiklikleri son günlerdeki gelişmelerle yeniden yaşıyoruz. Türkiyede rejim değişimi resmen yaşanırken, bunun devlet içi yapılanması devam edip direk dış politik krizlerle devam ederken, Kuzey Kıbrısta gık haberciliğine dahi ulaşılamıyor. Brakın yorum veya buraya gelecek etkilerini, orada yaşanan gelişmelerin doğrudürüst haberleri dahi kamuoyuna sunulmuyor. Sunan birkaç kesime de inanılmaz iftiralarla,korkutmalar gönderiliyor. Bu salt, Kuzey Kıbrıs kamuoyu ve yapısıyla alakalı değil, Türkiye rejiminden direk şikayetci olan Türkiyeli kesimelr dahi, Kıbrısa gelince sanki bunlar yokmuşcasına da ne yazık, korkunç eleştiri yaptıkları rejimin Kıbrıs politikasına sarılıyorlar. Bunu ne yazık ki son olarak benim de sık sık okuduğum Aydın Selçinin Duvar Gazetesindeki makalesindeki Denktaşlık hayranlığı ve benzer resmi duruşlarla buradaki bazı tepkilere resmi damgayla vurmasını okurken, tekrardan yaşadım! Demek ki daha alınacak çok yol var….

Ayni perdeden aBD gerçekliği vardır. Sokaktaki en basit insan dahi, Kıbrısta olanların Amerikasız olamıyacağını söylerler. Fakat, tıpkı Türkiye gerçeği gibi de ABD gelişmelerine de en duyarsız duruşla salt tıpkı Türkiye eksenli duruş gibi, çıkarsal sistemsel sömürge düşüncesi ile fakında olmadan yaklaşım sergilenmektedir. Tüm bu özetin devamında, son günlerin resmen buraya da gelecek olan gelişmelerin bazı önemli noktalarını olsun yazma görevini yapacam….

Kuzey Kıbrıs gerçeği tüm uluslar arası kararlarda da Türkiyenin de kabuluyla olan anlaşma ve belgelere rağmen, bizler bunları görmezden gelmeğe devam edelim! Edelim de beraberinde onca kutsalayıp tabulaştırdığımız Türkiye olayını da gelişmeleri yazıp konuşmadan da kendi kumlarımıza gömülüp devam edelim. Edelim de kervan durmuyor… Türkiyede resmen önemli gelişmeler hem de rejimin değişmesiyle yetinilmeyerek, adeta yapısal yeniden oluşumun son sürecine doğru hızla gidiliyor. Kuzey Kıbrısta bunlar sarsıntı şeklinde gelirken de hala bilmeyerek devamlılığın sürebilme kuralı işlemektedir.

Sanırım, şöylesine son geçen seçim ve itifak yasasının hem içeriği hem de geçiş şeklinin salt oluşumu ile belgenin içeriğine bakarak dahi haber yapılması dahi yeterli gelmekte olanı anlamaya yetiyor. Dünyanın önemli medya bu konuyu hem de eleştirel şekilde haberleştiriğp yarın ki Türkiye sorgusunu yaparken, Kuzey Kıbrısta pek de haber yapılıp yasaların içeriği olsun yazılmadı! Halbuki sadece yasaların hem de ansızın, süreklilikle 22 saaat içinde, TRT yayınına konulmayan Pazartesi günü yapılması dahi yöntemin verecek çok yanıtı vardır.

Olağanüstü Hal yasaları, Anayasa kararının dahi mahkemelerce kabul edilmeyen yeni hukuk modeli, tek eksenli yayınlar hepsi adeta bolca mesaj veriyor. Ama, Aydın bey gibi aydınlar dahi, bu versyonun Kıbrıs ayağı gelince de bolca eleştirdiği yapının resmi garnatürü ile siyasal yemek yemeğe çalışıyor!Şimdiden Türkiye genel politikasının seçimlere hem de başkanlık seçimlerine endekslendiğini ve öylesine bir yasayla gidilme nedenlerini yasaları okudukça anlama kolaylığı da vardır. Zaten, klasik olan, bilinerek konuşulan ile bilmeden geçiştirmenin boşluk farklarının ne olduğunu adamızda çok acılarla yaşayarak bedelini de ödedik. Boşuna değil, Türkiyeye giden yeni Hükümet yetkilileri neleri konuşup anlaşmalar yaptıklarını dahi açıklamayıp, geçiştirdiler! Ama, nifus artışlı sızmalar dahi, olaya nedenli yanlış yaklaşıldığının da kıvılcımı anlaşılmaktadır.

Türkiyenin aslında Afrinle süren ama amaclı Suriye politikasının da içeriği de burada heber yapılmıyor. Örneğin, Suriye ateşkes kararları ile uygulanmama nedenleri veya Suriyenin Toprak bütünlüğü ile Afrin saldırıları, Menguç ABD anlaşmaları çelişkileri de yan yana haber açıklamaları olarak yapılmıyor. Böylelikle doğu Komşumuzun parçalanması ve krizlere sürülme nedenleri de bilinmeden boş ezberlerle konuşmalar alır başını gider. Fakat; Türkiyenin Kuzey Kıbrıstaki konum gerçeği ile uygulanmayan Güvenlik konsey kararları yan yana konulduktan sonra, hala Kıbrıs sorununda gelişme beklemek gibi tuhaf paradoksun da esiri olarak içi boş senaryolarla uğraşıp didnerek, gelişmeleri görmezden gelme lüksümüze devam ediyoruz.***

Peki ABD: Kime sorarsanız sorun; Amerikanın sistemin süper gücü olduğunu herkes kabulenir. Dünya siyasal gelişmelerindeki ABD tetikleyiciliği de malumumuzdur. Bundandır ki Amerikada olan gelişmeler de dünyada karşılığı mutlaka olur. Bunu Trump seçilirken tartıştığım bazı yakın bildiğim bilimciler ya belirli ezber veya gelişmeleri okuyamama sonucu, sürecin aynen devam edeceğini ısrarla bana söylediler…

Trump gelince hem de ABD hegemonyası gerilemeye ve en dibimizdeki Suriyede bunu yaşarken de gelişmeleri hala direk okuma zahmeti olmuyordu. İşte bu Amerikada daha 1 yılını doldururken tam 14 arkadaşını kabine dışına taşıdı. Ya zorunlu istifa veya Trump bunarlı görevden aldı. Bu bilgi dahi Amerikan içi yönetim krizlerinin önemli kanıtıdır. Şimdi de Dışişleri bakanı Tilirsinin görevden alınması ile yerine CİA başkanının getirilmesi, CİA başkanlığına da kadın imgesi konulan Helirsinin gelmesi de yönetim mekanizmasında yeni işaretler veriyor.

Şekilsel olarak Trump, beraber çıktığı en yakın sivil politikaııları kaybetti! Hükümet ekseni güvenlik yetkili eksenine oturdu. Militarist görünümlü ve askeri sanayi ile istihbarat ordu Pentagon CİA eksenine kaydığı görülüyor. Bunlar hem ABD devlet içi çelişkilerinin çözülememesi kadar, hem de Uluslar arası sistemi yönetemeyerek hegemonya gerilemesinin sonuçları olarak yaşanıyor. Ayrıca, Trump, Çelik ile aleminyuna koyduğu vergilerle rekabet alanında öteki kapitalist ülkelerle de sorunalr yaşamaya başladı….

ABD ne bildik Obama Amerikası nedenm başlangıç Trumplu ülkedir. Kırılmalalrla adeta güvenlik birokrasili bir çzgiyle sertlikler içeren tuhaf paranoyal yöne doğru savruluyor. Bunun tehlikesini ise dünya halkları görecektir. Nitekim, daha önceleri yalanlanan Kimyasal hikayeler yeniden politik pazara müdahale için belirli Amerikan çevrelerince sürülmeye başlandı.

Bu gelişmeler ise kiminin Kıbrıs sorununu Amerikan müdahalesi ile çözme umutlarının bitmesi gerekirdi! Fakat, ülkemizde gördüğümüz gibi de bunlar olmamış gibi ayni terane okunmaya devam ediliyor! Unutulan öteki gerçeklik ise Türkiye ABD eksenindeki yapısal gerçekliktir. Hiç dikat edilmiyor ki onca karşı söylemlere karşın, Türkiye Amerika başta olmak üzere silah alıyor, Kuzey Suriyede güvenlik alanı kurma ortak arayışına devam ediyor. Politik demeç ile pratikte olan bağdaşlığı hep unutuluyor. Unutulunca da Kuzey Kıbrıs güncesine saplanıp kalırız.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin