YKP Sekretaryası geçen hafta Akıncı tarafından da onaylanan yeni seçim ve halkoylaması yasası ve erken seçim tartışmalarını değerlendirdi. Açıklama şöyle:

Partiler ve meclis, erken seçim kapışması ve seçim yasasıyla yüzlerine ayna tuttular. Mecliste olan partiler bir yasayı yaparken ‘engin’ deneyimlerinden halkı yararlandırmak yarışını skandallarla taçlandırdı!

İlk yapılması gerekenin ilgililere danışmak ve yasa yapma mesleğini kazanmış kişilerin görüşlerini almak olgunluğunu göstermediler. Sorsanız belki de ‘nasılsa halkın ve partilerin görüşlerini almak için yayımlarız’ diyeceklerdir. Ancak o yalnız bir güvence uygulamasıdır. Yasa önerenler vekiller olsa zaten görüştürülüp komitelerde ele alınmış olmaz. Onun için hükümetten gelen tasarı olmak zorunda…

Hükümetten gelen tasarı ise seçimle ilgilenen memurların masasından geçmeli, merkezi mevzuat dairesinden dolaşmalıydı. Meclisin de yasama görevlileri vardır ve en deneyimliler onlardır. Düşünce, partilerden kaynaklandığına göre partiler de işin içindedir. Yani yasa çok kişinin elinden geçmeden meclise ulaşamamalıydı.

Şimdi ortada bir rezalet vardır.

Seçim yasası siyasal partiler yasasıyla da ilgilidir. Sokaktaki insan bile bilir ve seçim yasası siyasal partiler yasasında ciddi çelişkiler yaratmıştır. Buna rağmen siyasal partilere durum aktarılıp önlem alın denilmeden erken seçim tarihi üzerinde de sözde anlaşılmıştır. Sözde çünkü tarih birçok vekilin hesabına uymamaktadır. Onun için erken seçimin çıkaracağı zorlukları ileri sürmektedirler. Tarihi konuşurken de konuştular ama partilerinde kendilerini dinletemediler.

Muhalefet ne yapardı derken ‘en erken zamanda seçim, bu hükmet götürülmeli’ diye bağırmaktan başka iş yapmadıkları için zamanı değil seçim yasası olgunlaşmadı sonraya kalsın diyecek kadar bile durumu izlemediler.

İktidar muhalefet o kadar birbirlerine benzerler ki hemen aday saptama, seçim ittifakı kurma ve seçmen tavlama peşine düştüler.

Halk da işin yalnız o yanı ile ilgilenir oldu.

Bugüne kadar neler oldu, meclise yürürlükte ayni yasa varken yasa öneren, yasa yürürlükten kalkmışken değişiklik sunan ve yanlışlıkla yürürlükten kaldırılan yasayı tekrar yürürlüğe girsin diye sunanlar ve her şikâyete yeni yasa yapılsın diye bağıran iktidar ve muhalefet varken eleştirecek konuyu basından başka yerde göremeyenler tam bir kaos yaşandığını da anlayamadılar. Erken seçimden başka bir şey konuşamaz oldular.

Erken seçim olacak da sorunlar ortaya konulamadığına göre iyi mi olacak? Halk seçim yarışına favori kim diye katıldığına göre kim beni kayıracak diye seçmeyecek mi?

Partiler erken seçim dedi ama tüzüklerini ona göre düzenlemedi. Hükümet partisi tüzüğünde ne yazdığını bilmez ve umursamaz gibi tüm vekillerini aday yapacağını ilan ettiğine göre seçim yasasının mal-sahibi olarak ben yaparım olur dediyse anketlerde oyu azalacak mı? Tüzüğümüz uygundur, istisna maddesine uydururuz deyip yasaların ruhuna uygunluk arayan Yüksek Mahkeme’ye de sorun yaratmıyor mu? Yoksa halkımız al birini çal ötekine deyip etkilenmeyecek mi?

Erken seçim davulunu çaldıklarına göre hangi sorunları tartışmaya açtılar? Yoksa dün ne diyorlarsa ayni nakarata devam mı?

Kıbrıs sorunu rezalete döndü. Başkan federasyonla birleşme der gibi, meclis ve dışişleri tüm yolları kapama peşinde, başkan da eskiden danışırdık, ne oldu, diye soruyor. Bir anda anayasa kime yetki verdi diye sorasımız geliyor; çünkü yanıt yok. Erken seçim isteyenlerden olan muhalifler de susuyor. En önemli sorunda BM’nin belgelerini halka sunan yok, sunsalar uygulama aşamasında öneriler hazırlanmamasının sorumlusu aranacak, muhalefetten tık yok. Rum tarafı kaynıyor, BM yanıt bekliyor, muhalefet umursamıyor!

Ülke ise sözde seçime gidiyor. Buna seçim denir mi, kime ne için oy verilecek?