yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBalfour Deklerasyonundan ÇKP Kongresine - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Balfour Deklerasyonundan ÇKP Kongresine – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yeri geldikçe tekrarladığım yalın gerçekler vardır! Bunlar, mutlaka konular incelenirken dikate alınması şart. Sık sık olsa dahi, mutlaka gözden kaçırıldığı için, tekrardan uyarılması da önemlidir. Bu yazımı da yazarken, ayni uyarıları yapmam da dayatmalıdır. Geçmişi bilerek ve oluşan birikimle günümüzü anlamak gerekir. Ötekisi de günümüzü tartışırken, tüm önemli olguları birlikte düşünerek ele almak da önemlidir. Geçmişten gelen birikimler ve günümüz koşullarının bilgilerini yan yana koymak, sorgu yapmak ve yarına doğru öneri yapmanın önemli kurallarıdır. Bunların iki önemli bilgisi ile bu yazımı da yazıyorum.

*****

Tarih için az, ancak yaşam için uzun denecek rakam “1 asırlık” olacaktır. Siyasi alan için ise kısa denecek süreçtir. Çok değil; “”1 asır öncesi, 2 Kasım tarihinde, önemli deklerasyonun da yapılınışının tarihidir. 1917 Yılında, 2 Kasım gününde Balfur deklerasyonunun oluşumunun tarihidir. Eminim, çoğu kimse bunun ne adını nede önemini biliyor. Oysa, Balfur deklerasyonu, Ortadoğu için çok önemli tarihi anlamlı bir simgedir. Balfur deklerasyonu ile resmen Britanya kralığının Filistine Yahudi taşıyarak yeni İsrail devletinin, siyasal adımının tarihidir. İlgili deklerasyon ile İngiltere resmen Filistin topraklarına Yahudi yerleştirerek, orada sömürgeciliği için önemli tarihi kararının da damgasıdır.

İlgili dönemde Filistin topraklarında nifusun Y.16 civarı Yahudi nifusu olarak yaşıyordu. Nifusun Y.65 müslümandı. Üstelik, Filistin toprağı hala Osmanlı egemenliğinde bulunuyordu!

Bu deklerasyon ile ilerde oluşacak devlet için, öteki ülkelerden Yahudilerin, Filistine taşınmasını da oluşturuyordu. Klasik,ama önemli Ortadoğu sömürgelşme süreci de başlanmış olunuyordu. Önemli paradoks ise ayni tarihlerde, başta Sudi aşiretlerinin de İngiltere devleti yanında yer alıp hareket etmeleriydi! Bu deklerasyon ile resmen ilerisinin İsrail devletini çağıştırırken, öte tarafta da Filistin ayaklanmalarının da tetetiklenmesi de oldu.Şimdiki Ortadoğu kangreninin de Emperyalist sömürü ağının da temelleri atıldı.

İngiltere Siyonist sermaye kesiminin teslimiyetine uğradı. Birinci paylaşım savaşı ile zora giren Britanya ekonomisi için krediler ihdiyacı vardı. Amerikan devleti üzerinde etkin olan Siyonist lobi de ilgili ülkenin kredi ve yardım karşılığında Filistine Yahudi taşınarak yeni devlet hayali prjesinin, gerçekleşmesini gerçekleştirdi. Yine dikate gelmesi gereken, Amerika, ayni dönemde Ortadoğuda Sudiler le ilk petrol anlaşmasıyla geliyordu!

İngiltere klasik öteki ayağı da gerçekleştirdi. Filistine taşıdığı Yahudielrle topraklara el koydu. Filistinlileri de kışkırtarak iki halkı çatıştırdı. İkili politikasını uyguladı. Üstelik, toprak satmaya da hazır bir kesim olması da gelen nifus ve el konulan veya satın alınan toprakla, Filistin girderek bölünen ve güçlenen Yahudi taşınanlarla banbaşka ülke hızla oldu.Balfur deklerasyonu, böylesi bir yeni siyasal oluşumun ve günümüz İsrail gerçeğinin yerleşmesinin önemli siyasal karar tarihidir. Bilmem, bazı bilgiler biz Kıbrıslı ahalilelere bir şey anlatıyor mu?

********

Yetmişlerde Amerikanın salt dışişleri bakanı değil, ayni zamanda, önemli stratejilerin de mimarı olan Kisincır “ki Kıbrıs olaylarının da aynen playanlayıcısıdır” Niksona şu önerilerle geldi: “Biz, hem Sovyetler hem de Çinle birlikte mücadele edemeğiz! Bunlardan birisi ile yakınlaşıp, ötekini salt düşman yapalım. Bunun yakınlaşma örneği ise Çin olmalıdır” diye önerdi. Böylelikle, ABD genel Emperyalist sistem, Sovyetlerle karşıt kalma eylimini sürdürüken, Çin ile yeni uzlaşma planını da harekete geçirdiler…..

Ayni dönemde Çinde de kırılmalar oluyordu. Çin Sovyet çelişkisi yoğunlaşırken, ÇKP içinde de oluşan ikilemler Mao alehine ve Pink lehine gelişiyordu. Kültür devrimi sonrası ÇKP içinde Maonun gücü azalırken, Denk Siyaopikin de gücü artı. Bu denge Mao öülümü ve akabinde yandaşlarının dıştalanması ile yeni ÇKP “ikili sistem veya piyasa Sosyalizmi” ile yeni yönelişe girdi. Bu ayni zamanda, ABD Kisincır ile Çine yönelirken, Çin de batıya açılarak, kapitalist ilkeleri uygulayarak ortak yeni ilişkide buluştular!

****

Son ÇKP kongresinde bunun gelinen aşamasını işaret ediyor. Öyle ki Çin Kapitalist sistem içinde, ikinci büyük ekonomi oldu. Fakat, ayni durum siyasal ölçekte olamadı. Bu da ABD hegemonyasının gerilemesine karşın, Çinin ekonomik olarak yayılmasına rağmen, bu boşluğu siyasi güç olarak dolduramadı.

Bu somut gerçeklik, ÇKP kongresine gözlerin çevrilmesine yetiyordu. Gerçi, Kuzey Kıbrıs gibi yerlerde, bunun adı dahi duyulmaması da konunun öteki gerçeği oluyordu. Çin devlet kapitalizmin ve kontrolu sermaye hareketleri ile ikili rolunu oynarken, belli ki gelecekte sistem içinde siyasi rol alması da kaçınılmazdır. Bir yandan ekonomik yatırımlarla ve ülke içine yabancı sermaye gelişmeleriyle büyürken, önemli bazı sonuçları da oluyordu. ÇKP yeni lideri Ziya da Mao ve PİNK sonrası üçüncü kişi olarak siyasete damgasını vuruyordu. Unutulmamalı ki ABD stratejisinde Çin kuşatma hedefi varken, Çin de yayılan yeni güç olarak ekonomide oldukça önemli kazanımları oldu. Fakat, belli ki ABD Çin rekabeti sıcak temaslara da adaydır!

ÇKP kongresinde Çinin yeni hedefleri açıklandı. Büyüme gibi kuram ekonomide işlerken, ayni durum yaşamda terslikler de oluştu. Kapitalistleşmenin en önemli paradikması ise “Çinde büyüyen ekonomi ve derinleşen eşitliksizlikler” birlikte gelişti. Bunun yansıma şekli, kongerede liderin eşitsizlikle mücadele sözleri ile de itiraf edildi. En önemli yansıyış: Çinin milyarderlerinin elindeki parasal rakamın, Avusturalya ekonomisinin toplamından fazla oluşudur!

Bunlar dahi ÇKP kongresinin ilgi odağı olmasına yetiyor. Hem genel sistem işleğişindeki yeri ve hem de içsel eşitsizlikle sosyalizim söyleminin çelişkileri, Çinin önümnüzdeki günlerde oldukça söz edilecek ülke haline getiriyor. Üstelik, gerileyen ABD hegemonyası ile doğan boşlukta yeni krizlerle kırılmalar oluştururken, Çinin siyasal güç olarak alacağı yer oldukça merak ediliyor.Bunlar, ÇKP kongeresinde yakalanma uğraşında olunan sorulardı. Üstelik, gelecekteki rol ile güçler denklemi için de oldukça önemlidir. Bakalım genel sistem krizi ile yönetilemeden güç seçeneksizliklerde Çinin yükselişi nerelere dek gideçek.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin