30 Ekim 1989 yılında kurulan Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), 28 yaşında…

YKP, taviz vermeksizin fetihçi anlayış ve uygulamaları ile adanın üçte birini işgal altında tutan TC’nin sivil asker bürokrasisinin denetimindeki hem tarikat ve hemşeri derneklerince, hem de yeraltı ve yerüstü paramiliter örgütlerince desteklenen ve yerli işbirlikçileriyle korunan Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejime karşı, bölünmüş yurdumuzun yeniden birleşmesi için 28 yıl boyunca sürekli mücadele verdi, mücadele verenlerle birlikte oldu…

TC’nin dayattığı fetihçi politikaların bir aracı olan demografik yapının değiştirilmesi, tapu kayıtlarının ve yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesi, eğitim sisteminin Türkiye’ye entegre edilmesi, tarikatların daha etkin olması için maddi, manevi yardımlar gibi asimilasyon politikalarının uygulanması ile Kıbrıs’ın kuzeyi sürekli olarak Türkiye’nin bir iline daha da benzemektedir. Türkiye’nin deniz aşırı sömürgesi olan Kıbrıs’ın kuzey kesiminde yaşam her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Türkiye’nin yerel alt yönetimi olan organın fonksiyonu her geçen gün daha da azalmaktadır. Görünüşte varmış gibi olanların bile işlevleri kalmadığını her gün gazetelerde haberi çıkan burdaki TC’li memurların faaliyetlerinden anlamak mümkündür. TC yardım heyeti eskiden bir bina ve bazı memurlarken, artık bürokrasinin doğal parçası olmuştur.

YKP, 1989 yılında yola çıkarken “vilayetleştirmeye hayır” sloganını kullanmıştı, “talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim biz yöneteceğiz” demişti, bugün bu sloganların güncelliği hala sürmektedir…

YKP, 28 yıldır, eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir sosyalizm için, enternasyonalizm ilkelerine bağlı, dayanışmayı önemseyen, emekten yana, anti-militarist, barışçı, ekolojist, toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve özgürlükçü bir mücadele de veriyor…

 

Hemen şimdi federal devletin yasama ve yürütme organlarına hayat verilsin!

Hayatın farklı alanlarında birçok konuyu etkileyen Kıbrıs sorununun artık çözümlenmesi gerektiğini birçok kişi dile getirmektedir. Ancak bunun gereğini yeteri kadar hayata geçiren de yoktur!

YKP, liderlerin ortak çağrı yapacağı her türlü antlaşma taslağı ile ilgili olumlu yaklaşımını korumaya devam ediyor. Kıbrıs sorununun hemen şimdi çözülmesi, işgalin sona ermesi gerekir…

YKP, Kıbrıs sorununda yabancı askerler, yer değiştiren ve taşınan nüfus, toprak ve mülkiyet, güvenlik ve garantörlük ile güç paylaşımının esas başlıklar olduğuna inanır, bu konuda yıllar süren görüşmelerde önemli yakınlaşmalar sağlandığının vurgusu yapar. Bu temel konuları kapsayacak bir çerçeve antlaşması, bugün itibari ile tek ihtiyacımız olandır. Diğer konulara dair detay tartışmaları ilerde kurulacak federal meclisin ve bakanları kurulunun yetki ve sorumluluğunun ihlali olabileceğine inanmaktayız.

Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için gerekli olan antlaşmanın çok detay içermesinin gerekli olmadığına inanmaktayız, detaylar federal yürütme ve yasama organlarında demokratik tartışma koşullarında tamamlanabilir. Liderlerin tek başlarına, halkın katılımı olmaksızın ekonomiden, sosyal hayata birçok alandaki başlıklara dair görüşmeler yapması ve kararlar üretmesi zaten anti-demokratik de bir süreçtir.

Katılımcı demokrasi, gelecek federal Kıbrıs’ın tüm yasal mevzuatını ve gerekli olan prosedürlerini aşağıdan yukarıya kurmamız gerektiğini bize söyler, iki liderin topluma bunları dayatmasını değil!

Bu nedenle YKP, 2004 sonrası süreçte ısrarla Kuzey İrlanda modeline vurgu yaptı. Bugünkü tıkanma süreci üzerine YKP’nin önerisi, çerçeve antlaşması ve tüm politik aktörlerin temsiliyet sistemi içinde ağırlıkları dikkate alınarak, mümkün olan en geniş politik temsiliyeti sağlayarak çok toplumlu, çok siyasal kimlikli, ileride Federal Devletin Meclisi’nin ve Bakanlar Kurulu’nun yerlerini alacak yasama ve yürütme organlarının hemen şimdi hayata geçirilmesidir.

YKP olarak, Kıbrıs sorunun tüm diğer konularını yurttaşların katılımı ile aşağıdan yukarıya, etnik temellere değil, politik yaklaşımlara dayalı çözümler üreten siyasal mekanizmaları hemen şimdi kurma zamanıdır diyoruz…

YKP, bu koşullarında altında federal devletin yasama ve yürütme organlarına hemen şimdi fonksiyon verilmesi çağrısı yapar…

 

Sosyalist Kıbrıs mümkün!

Sermayenin dayattığı neoliberal uygulamaların bizi daha fazla emek, küresel ısınmanın bizi daha fazla ekoloji, patriyarkal ilişkilerin bizi daha fazla feminist, süren savaşların bizi daha fazla anti-militarist eylemlere yönlendirdiği dönemlerden geçmekteyiz. Ama ayni zamanda başlıkları asla tek başına düşünmeyen bizler, bu nedenle eko-sosyalizmi, YKP’nin parti politikaların merkezine yerleştirmekteyiz.

YKP, Kıbrıs’ın ve dünyanın sorunu olan konulara dair nihai çözümün sosyalizmde olduğuna inanır.

YKP, neoliberal uygulamaların bize dayattığı “başka alternatif yok” çığırtkanlığına karşı, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inancını heyecanla, mücadeleyle ve dayanışma ruhuyla 28 yıldır olduğu gibi, bugünde vurgulamaya devam eder.

Bundan yüz yıl önce, Ekim devrimi ile Sovyetler Birliği kurulması dünya halkaları için umut olmuştu. Paris Komününden sonra iktidarın Sovyetler yani işçi, köylü birliklerinin eli ile halkın kendisine geçmiş olması muazzam bir deneyim yarattı. Ancak 70 yıllık Sovyetler Birliği deneyimi her şeyi ile doğru değildi tıpkı her şeyi ile yanlış olmadığı gibi… 1990 ile tek kutuplu dünyada mutlak hakimiyetini ilan eden yeni dünya düzenin ne anlama gittiğini herkes yaşayarak gördü. Adı nasıl anılırsa anılsın, kapitalist bir sistem içinde yaşamaktayız ve kapitalizm karşı hâlâ umut Marx’ın Komünist Manifesto’da çerçevesini çizdiği sosyalizmin kurulmasındadır. YKP, sosyalist Kıbrıs yolunda, Ekim devriminin 100. yılında, yeni sosyalist devrimler için Kıbrıs’ta ve dünyada mücadele etmeye devam edecektir.

YKP olarak bir kez daha vurgularız, “sosyalist Kıbrıs mümkün!

 

Güncel görevlerimiz

Kıbrıs’ın kuzeyinde güncel alanlarda birçok sorun da yaşanmaktadır. Yoz bir idarenin beceriksizliği bizleri sürekli olarak yeni sorunlara sürüklemektedir. Demokratik bir siyasal sistem olmamasına rağmen, gene de yolsuzluklar, usulsüzlüklerle ilgili yapılabilecekler vardır…

 

Etkin ve verimli ve hesap sorabilir bir yönetim koşuldur

Ülkemiz popülizm ve yolsuzluklar dolayısıyla seçimlerde bile denetim ve hesap sormanın olanaksız denecek kadar azaldığı bir duruma düşürüldü. Uzun yıllar uzaktan kumandaya ses çıkarmayacak cumhurbaşkanı ve hükümet görmeyi isteyenlerin seçimleri kazanması sağlandı. Sonuçta da şimdiki yoz rejim ortaya çıktı. Kıbrıs sorununda Türkiye’nin Kıbrıs politikasını destekleyecek olanlara seçimlerde denetleyebilecekleri mali ve yeraltı desteği verildi ve böyle bir rejimin seçmen ve oy simsarlarına seçmeni denetleme olanağı vermek için devletten destek almadan yaşayamayacak sektör ve alt sektörler oluşturuldu. Şimdi ise maaşları nasıl ödeyeceğini bilemeyen yönetim ortaya çıktı. Ankara’dan ne isteneceğini ve ne kadar sağlayabileceğini düşünmekten aşka iş yapmayan hükümet ve işi karıştırmasın diye hiç kayda değer yetki verilmeyen bir meclis ve milletvekili türedi.

Onun için hemen yeniden örgütleme ve personel reformu planlanıp yürürlüğe konulmalıdır.

Kurumlar arasında anayasanın önlem almaması ve siyasilerin güç elde etme ve çıkar sağlama amaçlı tutumları ve seçmen simsarları beslemeleri yüzünden suçlar ve suçlular açıkça himaye edilmekte ve sureta suçlara savaş için deyip cezalarda daha şiddet vaatleriyle halk avutulmaktadır. Sanki unutulmuş bir tarihten beri aynı insanlar dönüp dönüp iktidar olmamış gibi yapmaktadırlar. Halk umutsuzluğa kapılmıştır çünkü temiz idare olduğu zamanı hatırlayabilecekler ölüp gitmiştir.

YKP bir an önce özel bir yasayla desteklenen reform için çalışmaların başarısı ün yapan Kıbrıs hükümeti döneminin terkedildiği noktadan ilerletileceği tam bir projenin uygulanmasını sağlama kararındadır. Yoksa çalışmayan bir yönetim çarkı ile hiçbir siyasi program da uygulanamaz. Halkın baskısı ile geçirilen yasaların işe yarmadığını herkes bilmektedir. YKP iddialı sol siyasetin uygulanabilmesi için bunu önemle ele alacaktır.

 

İşgale ve statükoculara karşı koalisyon

Kıbrıs sorunun çıkmaza girdiği ortadadır. TC’nin dayattığı neoliberalizm ile harmanlanmış, milliyetçi ve şoven fetih politikaları, dini unsurlarla donatılmış asimilasyoncu siyasal uygulamalarla hızla tükenmekteyiz…

Bu geçtiğimiz zaman içinde ortak değerleri paylaşanların birlikte hareket etmesi önemlidir.

Bugüne kadar denen iş ve güç birlikleri yerine farklı ortak hareket methodları deneme zamanıdır.

Ortak ilke olarak Kıbrıs’ın kuzeyindeki işgal ve onun sonuçlarına karşı mücadeleyi koyan, Kıbrıs sorunun çözümünde federal Kıbrıs Cumhuriyeti talebi olan, hem sokak mücadelesine dayanan hem de tüm zeminlerde ortaklaşmayı kabül eden, aşağıdan yukarı, katılımcılığı önemseyen, farklılıkları tolere eden, demokratik mekanizmalarla çalışan, bireyin ve örgütün harmonisi ile çalışabilecek koalisyon için YKP taraftır…

İşgale ve statükoculara karşı koalisyon ile, yeni bir mücadele mümkün…

YKP’lilerin önündeki güncel görev, tüm zeminlerde böylesi ortak mücadele alanının kurulması için örgütlenme çalışması yapmaktır…

 

Son söz

Sloganlarımız, düşüncelerimiz dillerden dillere, düşüncelerimiz alanlardan alanlara yayılmakta, inancımızı koruyoruz, biz kazanacağız!

28 yıldır YKP’nin barış ve sosyalizm yolculuğu sürüyor…

 

Biz, 28 yıllık mücadele tarihimizle

vardık, varız, var olacağız…

 

 

Yeni Kıbrıs Partisi