yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSandıktan gerçeklere gelişen rüzgarlar – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sandıktan gerçeklere gelişen rüzgarlar – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Ülkemiz de seçim dönemine girdi. Aslında, tuhaf paradikmamızı da yaşıyoruz. Anımsarsınız: Kıbrıs görüşme sürecinde hep “Rumların Şubat ayında seçimleri var bahanesini gayet güzel politik işlemle kulanılıyordu. Oysa, zaman zaman yazdığım gibi “Bizde de ayni dönemlerde seçimler var! Neden birlikte seslendirmiyoruz” ufak yanılsama oynuna eleştirsel yönle değiniyordum. Derken, adını ne koyarsanız koyun, Kıbrısın iki tarafında da seçimelr var. Fakat, dünyadaki gidilen yön gibi de seçimler adeta içi siyasal boşaltıma sokuldu. İmajlar ve suçlamalarla adeta yükselen garip faşist bakışlar da Kıbrıs seçim eksenine de damıtılıyor. Bu konuda ilerde zaten gerektiği zaman değinecem…. Fakat, gerçekten, son dönemin seçimleri ve gelişen genel siyasal dalga bizi sandık ile sonuçların nerelere evrildiğinin de sorulmasını da dayatıyor. Bunu, klasik geri braktırılmış veya otoriter ülkelerden değil, gelişmiş devletlerin sandıklarıyla değerlendirmek de daha uyarıcı derslrle kavranmasına yardımcı olunacaktır…..

Kıbrıslılara sorarsanız, yerine göre Ortadoğudan, yerine göre de Avrupadan söz ederler. Avrupalı olma ile Ortadoğu etkileri ikilemli seçkielrle dolu bir garip yorumsalaşma da kültürleşti. Ortadoğuda artık iyice kirleşen hegemonya paylaşım savaşlarının sık sık yeniden kırılıp, tekrardan şekilendiği günelrden geçerken, Avrupadan da gelen ve ta Japonya sahilerine uzanan sandık sonuçları da bize salt seçimle işlerin yetinilmemeği işaret ediyor. Genel olarak “sandık doğruları çıkarır” çıkarsaması, son gelen seçim sonuçları veya referandum gelişmeleri ile aslında bunun böyle olmadığını da gösteriyor. Bütünsel değil de tek olguyu mutlaklaştırmanın ve bunun ezber yapılıp bahane ile politikleşmenin yanlışı şimdielrde çok acılarla yaşanıyor….

Konumuza somut güncel sandıklarla taşlandıralım: Çok gerilre gitmeyelim. Hat ta öyle sömürge veya otoriter rejimlere de bakmayalım. En gelişmiş ve örnek ülkelerden sandıksal dolaşım yapalım.

Geçen hafta Avusturyada seçimler oldu. Sonuçları uzun uzun yazmayalım. Düne dek “ırkçı, faşist” denilen parti oldukça yüksek oy aldı. Sosyaldemokratlarla ayni oranla seçmen desteği kazandılar. Dahası: kısa zaman önce başta AB çevreleri, bu partinin yönetime girmemesi için baskı yaptılar. Oysa, şimdi gayet münasip şekilde Özgürlükçü Parti hükümet ortağı normaliğine gelindi…..

Dedike ya; fazla gerielre gitmeyecem. Hat ta bu hafta sonundakilerle yetinecem. Çek Cumhurieytinde seçimelr oldu. Adı yolsuzluğa karışan ve yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtı denilen kesimler sandıktan birinci çıktı! Devam edelim….. Tuhaf sonuç, Slovenyada da alındı. Gezerek sosyal medya reklamı yapan aday da seçimi kazandı…..

Avrupada sandıklardan gidrek yükselen faşist dalganın etkisi ile bu görüşleri savunan partiler de doğalaştı. Artık, “bu partiler tehlikelidir” sesleri duyulmuyor. Hükümet veya “Polonya, Macaristan ve şimdi Çek cumhuriyeti” gibi yerlerde direk iktidar oluyorlar. Bunlar Avrupa rüzgarının sandık gerçekleri…..

Bunlar Avrupada yükselen dalga olarak devletlere gelirken, uzaktan Japonya sahilerinden banbaşka bir esinti sandıkalrdan çıkıyordu. Japonyada erken seçimlere gidildi. Neden, ne hükümet bozulması nede istikrarsızlık! Konu, Japonya başbakanı, bölgedeki krizi de bahane ederek Japonyanın militarisleşmesi için anayasal değişim yapma adına, sandığa baş vurdu. Malum ya: K. Kore denilen paranoyasal yeni tetikleme politikanın oyunları oynanıyor….

Japon sandığı, ülkenin yeniden askeri militaris yapıya ulaşma yanıtı verdi. Çin kuşatması adıyla çizilen stratejik oyunda şimdiden hesaplar sandıkla taşlanıyor…..

Bunlar dünyada yaşanan ve çıkılamıyan ekonomik krizden, siyasal hegemonya boşlukları ile beslenen politik bahçelerden yeşeren gericiliğin sandık versyonlarını işaret etmektedir… Başka gelişemelr de vardır. Sandıklar çoğu yerde ırkçı faşist yükseliş ile otoriterliği işaret ederken, diğer tarafta Son İtalya referandumları gibi başka sandıklar da ayrılıkçı hareketlerle “ulusal devlet” yapılarındaki parçalanmalara da işaret ediyor. İskoçya başlangıç ile Katalonya tırmanışa şimdi de italyada “daha fazla özerklikle” sandıklar referandumlarla donanıyor. Bunlar, klasik sömürge üleklerde veya çizilen planlarla, parçalanan ulusal devletlerde değil, sistemin en gelişmiş ülkelerde olmaktadır. Buna bir de son kasırga felaketlerle ABD Portoriko gerçeğini eklersek! Krizler adeta kağostan kağosa dolaşılan hayalet denilip gerçekleşen olgularla yeşermeğe devam ediyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin