yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBiraz da solu sol ile konuşmak – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Biraz da solu sol ile konuşmak – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Genelikle işin kolaycılığı şu: hiçbir şey değişmez! O zaman keyfe bakalım. Başka açıdan, özellikle de Neoliebraleşme ile birlikte bireycilik ile bencilik birleşince, sistemin en iyisi olma rekabetine girip, değişimi unutmaktır. Emperyalist Neoliebral dönemin siyasal kültürel değer olarak, en önemli tahribat, değişim ve değiştirme yerine, ısrarla en iyi olma rekabetinin kültürleşmesidir. Bu birlikte sistemin nedenli kötü ve yanlışları yaşasa da yine de sistem içi sıkışmalarla konuya bakmanın kurasalaştığının işaretidir. Nitekim, belki de ilk defa onca ekonomik kriz ve savaşlarla kuşatılınan dünyamızda, sistem değişimli sosyal muhalefetin ivmesi oldukça düşüktür. Bunun da en net göstergesi, tek ülkede değil de değişik birçok ülkede faşizmin değişken sosyal dalgaları ve devlet biçimlerinin yerleştiğine tanık oluyoruz. Hele de sistemsel kapitalist değişim veya savaşa karşı barış mücadeleleri oldukça cılız kaldı. Kimi hareketler ise soldan veya muhalefet değerlerle kitleseleşip, iktidarlara yaklaştıkça teslim olmaların da piskolojik yıkım araçlarına takılındı…..

Birçok yazımda ve hat ta nerede ise tümünde sağ sistemi eleştirerek ve onların gerçek yüzleriyle nasıl çürüdüğünü yazmaya uğraştım. Oluşan yapısal gerçek, insanların sistemleşmesi ve onun üzerinden bireyseleşip çıkarlara bağlanmaları sonucu, değişim anlayışının sistemle sorgulanmaması nedeniyle pek de okuyan da yok. Bilmenin ve öğrenmenin değil de yandaş olmanın veya dar gözle konuşarak bakışlar sonucu, düşünsel olarak da krizlerde faşizme veya dinsel yobazlığa hazır düşünceli insanlar birikimi de oluştu. Olguları etnik kimlikler, dinsel olgular, bireysel çıkarsama ile liebral muhavazakar sermaye kültürünün tutsağı haline gelindi.

Yine de sistemi yazmakla meşkul oldum. Gördüm ki öğrenmek isteyen ile sol kesimi hedef yazı seçkime karşın, artık iyice yoğunlaşan, solun sağ gibi ele alış gerçeği ile karşılaşıyorum. Seçeneksizlik ve bilimselik uzaklaşılma ile yaşam koşulları yeri geldi ki sol etiketlilerin daha iyi “neoliebral uygulayıcı yarışında” olduğuna da tanık olduk. Biz unutulan Emperyalizim ve faşizim kavramları yanında solun sınıfsal özü sömürgeciliğe karşı duruş gerçeğini de savuşturduk. Öyle ki bazen ufak yerde dahi sağ ve sol etiketli partielrin ayni görüşleri savunur halde karşılaşıyoruz. Buda, giderek kitlesel sol algılaşma sürecine de katılma getiriyor. Öyle ki emperyalizmi söylemek, faşizmin devlet biçimine damga vurmanın “aşırıcılık veya gerçekle alakası olmayan” acayip savunularla karşılaşıyoruz. Burada, sadece Neoliebral yapının etkisi değil, sol adıyla hareket edip sınıfsal yönden sermayeleşen insanların da dönüş şeklinin kitlesel karşılığı olmaktadır.

Bunu enson Kıbrıs sorununda yeniden yaşadık. Eskiden Mehmedali veya bugün Akıncı değil de sağ kesimler olsaydı, bazıları feryatı koparacaklardı! Fakat, ayni tezleri, hat ta son önerielrle sağın da gerisine düşen taleplere karşın, nedense barışçıl sol adeta dilini yutar duruma geldi. Sonra, aldığı tavır yokmuş gibi sadece “barış” kelimesiyle barışçlık ve çözüm edebiyatı sığ şekilde yapılıyor. Böylesi duruşlar, en basit insan için “hepsi aynidir” demenin de fırsatı oluyor. Sonra sırf ayrımcılık yaratmak, ama içini doldurtamanın acayipliğinde de susmak en kolay geçiştirme yöntemi oluyor.

Dahası da oldu ve yine ayni şekildeki kazanıp sol etiketi kulanıldıkça da yaşanacak gerçekler de oluştu. Örneğin, akıncıya hangi önerielri sunduğunun istenmesi eşitdir akıncıyı yıpratma denilip küsenler dahi oluyor. Aynen, Mehmedali bey döneminde olduğu gibi. Sunulanı bilmeden, ruma söverek politikası ile Akıncının veya Mehmedalinin haklılığını savunma solu ülkemiz tüm biriken değerlri yerlebir etmeğe yetip artı. Zaten ayni durum,koltuğa oturulunca da tekrarlandı. Hele, kazara Kuzey Kıbrısın işkalini veya değişken sömürgeleşme durumunu söylemenin, en karşıt yanıtını da etiketli soldan almanın acayip travması da oluyor. Sol konuşmayacak, değişimi sistemle sınırlayacak ve var olan koşullarda işbirliği yapıp yandaşı ödülendirecek sisemin öteki ayağı haline getirildi.****

Sanmayın ki sadece Kıbrıs solu bu durumu yaşıyor! Örneğin, Türkiyede kendine sosyaldemokrat diyen nice partinin Neoliebraleşmenin liberal kanatı veya Türkiyede olduğu gibi devletin ulusal kesimininin temsilcisi haline geldi.Sınıfsal özden kopup, resmen sermayenin değişken esrumanı haline gelen sol kesim, elbet değişim istemediği için de sistemin belirli ögelerini öne çıkaran kesim haline geldi.Dikat etiniz mi: sadece Kıbrıs değil, hele Türkiye hiç değil.. Latin amerikada dahi kazanan sol adaylar, ilk önemli adımları sol örgütlerle direk bağları kesmek veya onları kendi iktidarlarının alt yapıları olarak uydulaştırmak la hamlelere başlıyorlar. Bunu, enson Berzilya örneğinde veya Batı Avrupadaki sosyaldemokrat partielrde yaşadık.****

Son dönemde Latin amerikada hükümet olan sol partielr şu veya bu şekilde kaybetme ivmesinde bulunuyor. Ortadoğu kan gölüne gelirken, seksenler sol yenilgiler sonrası hiç toparlanamadı! AB ise sosyaldemorkatların neoliebraleşmesi ile sendikaların zayıflamaları sonucu bazı ülkeler dışında solun hele de sosyalizmin ifadesi dahi duyulmuyor. İngiltere veya Fransa gibi sol liderlik kıpırtılarının ise gideceği yer sorularla doludur.Önemli olan Latin Amerikada ise epey zamandır hükümet olan sol partilerin erozyona uğradıkalrı görülüyor. Oranın deneğimleri mutlaka konuşulmalıdır. Hele benzer yanlışlıkalrın olmaması adına önemlidir.Başarı yanında, neden zemin kayışı olduğu sorgulanmalıdır.

Venezuela bunların en önemlisidir. Bolivarist devrim adıyla başlanan ve 19 yıl geçmesine karşın, nerede nerenin eksik kaldığı görülmelidir. Hele de salt petrola bağlı kalmanın sıkıntısı, ikili iktidar modelindeki aşmazlıkla nelerin yapılabileceği tartışılmalıdır. Salt sistemi değil, sistemi değiştirmek isteyenlerin de görüşleri ile pratikelri birlikte tartışılmalıdır.

Seksenlere kadar şu nokta önemliydi: sosyalistler yönetimi ele geçirme esrumanlarını bulup, iktidar oluyorlardı. Sıkıntı, sonrasında başlıyordu. Oysa, seksenler sonrası Neoliebral yapılanma ile sosyalistler devrim anlamında pek de başarılı olmadılar. Bu defa nasıl örgütlenip iktidar olma tartışması başlayp cılızlaşıldı. Demek ki Neolierbal yapıdan kaynaklanan yeni koşullar da oluştu. Latin Amerika bu nedenle önemli. Yeniden seçimler kazanıldı. Hepimiz belki umuduyla Şili örneklemini unutuyor gibi yaptık. Ama, gelinen noktada dönüşüm ve değişim çizgielrinin sakatlığı sonucu, ülkeler birer birer yeniden dönüşümle Neoliebral üst yapıya dönüyor. Çünkü, Neoliebral ekonomik yapı kaldırılmadı.****

Ben ne yazıyorum! Bizim memleketin solu acaba bunları konuşma noktasında olup olmadığını sorgulamadan dünya gözüyle sol eleştirisel makale diziyorum. Halbuki eminim önemli kesim “ne diyorsun, biz fazla anlamıyoruz” diyenler epey kesimimiz de vardır. Zaten, son Kıbrıs görüşme dağılması, Türkiyeleşerek gericiliğin buraya da yerleşme süreci yaşanmasına karşın, sol denilen ufak kesimler dahi bir araya gelip ses vermiyorlar ise bu gerçekleri konuşanlar ne denli devamlı yazacak!Teslimiyetin öğretisi, işbirlikci rantın işdahı ve ilgisizlikle korumanın kazancı olduğu süre ce ayni döngü oluşmaya devam edecektir.Dürüst insanın dahi mum ile arandığı ülkemizde hükümet olmanın önce gerçekleri yok sayıp onlar gibi olmaktan geçen gerçeğimiz, solu sadece kirleten politikacılarla sürdürülme dışında da olanak brakmıyor. Yazının gerektiği zaman devamı gelecektir.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin