YKP Sekretarya Üyesi Alpay Durduran, İsviçre’de yapılan Kıbrıs konferansı sonrası gelişmeleri değerlendirdi. Alpay Durduran’ın açıklaması şöyle:

Taraflar İsviçre’de görüşmeleri başarısızlıkla sonlandırdılar. BM Kıbrıs’ta çözüm sağlanması için Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu tarafından görevlendirildi ve bugünlere kadar tarafları yardımcılığı (good office) ile çözüm bulmaya çağırdı. Taraflar da onun kararlarını kabul ettiler. BM parametreleri çerçevesinde çözüm bulmayı ilan ettiler. Ancak çözüm bulunamadı. BM genel sekreteri birçok kez tarafları suçlama oyunu yapmakla ve provokasyonla suçladı.

Sonunda çözüm yok ama taraflar birbirini suçlamakla uğraşıyor.

Kim başarılı oldu diye sorarsak çözümün olmadığı yerde bir yararı olmaz ama bundan sonrası için çözüm isteyenlerin baskılarını kime ve neye yönlendirmesi gerektiğini aydınlatabiliriz. Ayrıca bu arada tutumları ve çözümü güçleştiren gelişmeleri önleme ve çözümü destekleyecek adımlar atma yolunu aydınlatabiliriz. Bunu keşfetmek ve uygulamak çok yararlı olabilir.

Şu kesin ki çözüm için en uygun aday diye seçilen Akıncı suçlama oyununu hala sürdürerek en başarılı çözümü önleyen kişi olmuştur. Bilmedikleri durumun ve görüşmelerdeki uzlaşmazlıkların sadece görüşmelerde aldı verdi, cebine koydu, bir şey vermedi gibi şekilsel tutumlara dayanarak Rum tarafına karşı birlik beraberlik fotoğrafları çekmek ve ortak tutumla onu desteklemek için kullanması Kıbrıslı Türk kamuoyunda Rum tarafına felaket bir hoşnutsuzluk hatta düşmanlık yaratmıştır. Karamsarlığı da çoğaltmıştır.

Ancak B ve C planları gibi açıklamalar gerçekçi değildir. Görüşmeler tekrar başlasın diye BM genel sekreterliği yeni bir temas dönemini açmakla görevlidir. Dünya Kıbrıs’taki durumu kabul edilebilir diye sineye çekmemiştir. Sorunların barışçı yöntemlerle çözülmesini kararlaştırmış ve temel saymış olduğu için görevi yine görüşme çağrısı yapmaktır. Kıbrıs’ta taraflar statükonun (durumun) kabul edilmez olduğunu ortak bildirgelerle ilan etmiştir ve her fırsatta yinelemektedir.

ABD kongresi Başkandan her iki ayda bir Kıbrıs’taki gelişmeleri bildirmesini emretmiştir ve geçen ay yeni başkan raporunu iletmiş ve çabaladığını ve görüşmelere yardımcı olduğunu söylemiştir.

Dünyada AB dahil hemen her ülke ile yapılan görüşmelerde Kıbrıs da sorulmuştur. Avrupalılar Parlamentosu son Türkiye raporunda da Kıbrıs’ı görüşmüş ve kararında değerlendirme yapmıştır.

Erdoğan, Putin ile temaslarında da Kıbrıs’ı ele almıştır.

Kıbrıs’ta çözüm isteğini terk eden taraf dünyayı karşısına almış olur. Siyasi baskılar başlar. Kimsenin yararına olmaz.

Kıbrıslılar çözüm bekler ve durumu sürdürülebilir görmez. Aksini isteyenler statüko değişirse Kıbrıs’ın kuzey kesimini neyin beklediğini umursamaktadırlar. Ancak umursayanlar çoktur ve dünya onların yanındadır.

Kıbrıs’ta çözümü sağlamak için seçilen Akıncı halka borçludur, onu seçenler de değerlendirmesini yapmalıdır. Başarısızlığın yerini hiçbir şey alamaz. Görüşmelerde ilerleme oldu diye diye aylar geçti ama bir adım ileri gidiş olmadı. Hepsi masada kaldı. Kimse de sorumlu tutulmadı. O zaman sözlerin ne kıymeti var?

Garantiler hakkında görüşmeyi kabul etmek ama garantilerin anayasal düzeni iade edememesini ve başarısız kalmasını göre göre yeni önlemleri onlara bağlı olarak ve onları kırmızı çizgilerle tutmak anlaşılacak bir şey değildir. Açıklama bekliyoruz. Suçu Anastasiadis’e atıp kurtulmak olamaz.