yaklaşımlarAykut BektaşoğluKıbrıs görüşmeleri işi – Aykut Bektaşoğlu
yazarın tüm yazıları:

Kıbrıs görüşmeleri işi – Aykut Bektaşoğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bildiğim kadarıyla, bu işte İngilizce konuşulup not alınır. Geleneksel yemekler yenir. Bilmiyorum ama tahminim, iyi derecede ödenekler de alınıyor olabilir.

Bu görüşmeler dediğimiz şey;

  1. Hangi iktidar kompozisyonunun adada söz sahibi olacağı,
  2. Mevcut menkul değerlerin, yeniden paylaşımının nasıl olacağı konuları ile meşgul olur.

Bu başlıkların ikisinin de,  barışla, özgürlükle, sağlıkla, doğanın korunması ve geleceğe temiz bir miras bırakılmasıyla, bilimin iktidarların çıkarlarının önüne geçmesiyle bir ilgileri olamaz.

Yaşamakta olduğumuz ve alıştığımız dünya algımız;

  • Kim yönetse acaba?
  • Kimler bize doyurucu haklar! Verebilir?
  • Elimizdeki malları kim korusun?
  • Mallarımız nasıl çoğalabilir?
  • En steril, en sükun yaşamı nasıl elde edebiliriz?

……..

Ve bunun gibi kaygıların giderilmesi tahayyül ediliyor, başka da bir şey değil. Tabii ki, bir de bunları sağlayacak olanların payları ne olacak?

Paylaşımların koruma garantisini ve bu düzenin muntazaman yürürlükte kalabilmesini kim sağlasa acaba?!

Muntazaman işleyecek bu düzenin mali kaynaklarını kimler sağlayacak?..

 

Nihayetinde, bütün bu zenginlik projesinin ekonomi politiğinde daha fazla hangi güç odaklarının avantajları olacak?

Durum biraz karışık gibi görünüyor. Evet, durum karışık da Kıbrıs ‘Taraflarının’ nezdinde herhangi bir karışıklık yok. Hatta çok basit diye öngörülür…

‘Fakat bırakmıyorlar ki’ diye böbürlenir Kıbrıslı. Kolayca hallederiz.

Biz şu kadar mal alalım, onlar şu kadar alsınlar, arada fark varsa, büyük dünya güçlerimiz karşılasınlar. Böylece bunu halledelim, bitsin gitsin…

Peki, anlaşılmıştır, bu iş mal mülk meselesi, doğruya doğru. Hiçbir şey olmasa, keçisi tarlama girebilir. Mecbur kalırız, kavgaya gireriz. Ne yapmalı? Herkes kazanmayacak mı? O zaman, bizler dışındaki herkes durumu garanti etsinler. Barışırız marışırız tamam, eyvallah da, iş başka arkadaşlık başka…

Sonuç olarak taşlar yerine oturdu mu? Oturdu. Cepler doldu mu? Doldu. Ta ki seni yeniden kavga ettirinceye kadar sürdüreceksin. Hem de başka coğrafyalarda birbirlerinin canlarına kıydırtılarak ezilen halklara, hava basarak.

Diyebilirsin ki, bu da bir şey. Bunu da bulamayanlar var.

Yine söylüyorum, ‘Görüşmeler’ diye yaşanan şeyler, Kıbrıs ve çevresinin, geleceğin dünya yıkımlarında, nasıl daha yok edici olacağı ile ilgili paylaşım egzersizleridir. Kavgalı ya da kavgasız olur, bilemem. Ya da sizinle ilgili paylaşımlarla ilgili, başka yerlerde kavgalar kopartılabilir, başka insanlar ölebilirler, vesselam…

      Hepsi bir yana:

Genç kafalar, hiçbir iktidarın altında kendini ezdirmez, emek harcanmamış arkadaşlık yalanına aldanmaz, ırklarından dolayı insanın insanla bir sorunu olmadığını bilir, kimsenin inancını ya da inançsızlığını aşağılamaz, zayıfın yanında olur ve doğası gereği, zayıfın sırtında yaşam süren iktidarlarla hiçbir zaman yıldızları barışmaz.

Bu ruhun yanında, ne ‘Görüşmeler’ söylencelerinin ne de sayfalar dolusu yeniden paylaşım anayasalarının kıymeti harbiyeleri olamaz.

Kimse, gençliği ‘Barış taraftarı’ yapamaz. Gençlik, zaten dünyayla barışık olmaktan keyif alıyor.

Bu konuyu çoktan geçmeliydik…

Görüşmecilik işleri yerine gençliğin her konudaki özgürlük taleplerini daha çok konuşuyor olmalıydık…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin