yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHalep’ten Amerika’ya çelişkiler yumağı – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Halep’ten Amerika’ya çelişkiler yumağı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Öncelikle okuduğum Ortadoğu yazarlardan birisi olan Hüsnü Mahalinin gözaltı haberini almam nedeniyle, birkaç cümle yazacam. Mahali bölgesel politikanın önemli bilgi aktaran yazarlardan birisidir. Onu beyenmeyenler dahi yazılarını bilgi edinmek için okuyordu. Kulandığı dil ile de okuyucuyu da çekiyordu. Hüsnü ise gazetecilik ve bazı siyasal ilişki ağında dolaşıyordu. Önemli Ortadoğu makaleleri ve kitapları yazdı. Görüşlerine imkan veren her gazetede yazdı. Kendini görüşleri nedeniyle, önce yazar olarak alıp, sonra bilgilerin “tehlikesi” nedeniyle de kovan epey gazete vardır. Bugün AKP yanlısı başta “Akşam ve Yeni Şafak” gazetelerinde de Mahali yazılar yazdı. Sonra öteki gazetelere de geçti. Burada da Yeni Düzen gazetesinde yazarlık ve Ratyo Mayıs prokramlarında Şener Leventle katılımcı olarak sesini duyduk.

Belirtiğim gibi; Mahali her dönem deyişken gazetelerde yazdı. Bazen de iktidarlara ilişkilerle yardımcı oldu. Son Suriye laske şehrine Mağusadan gemi yolculuk olayında Mahalinin katgısının da olduğu kesin. Fakat politik travmaya bakın ki, dün AKp için birçok didiplomatik yardımlar yaptığı AKP onu gözaltına alıyor. Sosyal medya dolaşım bilgisine göre de “Halep kentntindeki önemli bilgiyi açıklayacağı için” gözaltına alındı. Neden ne olursa olsun; hüsnü Mahali de gazeteciydi! Görüşlerini çekinmeden kendi arap şiveli Türkçesi ile söylüyordu. Sansür ve ifade yasaklamanın hapisle noktalandığı Türkiyede Mahali de nasibini aldı. Hem de dün yardım edip özellikle arap ülkeleri ile ilişkilerine katgı koyduğu Erdoğan yönetimce buna layik görüldü. Tabi Türkiye gerçeğinde bu ne ilk nede sondur……

Mahalinin hapisane yolculuğunda neden olan Halep le alakalı bilgi deniliyor. Gerçekten Halep kenti nasıl ki Suriye iç savaşının yükseltildiği kent olma konumunu taşıdığı gibi, şimdi de Cihatcıların elinden yeniden Suriye devletinin eline geçmesine dönüşüyor. Zaten çoğu gözlemci son dönemde şu ezbereleştirilen cümleği kulanıyordu; “Halepi alan savaşı da önemli ölçüde kazanmış sayılır”!

Nasıl ki Türkiyenin başkenti Ankara, ancak önemli yaşam merkezi istanbulsa, ayni şekil Suriyede de mevcut. Şam başkent olurken, Halep Suriyenin önemli yaşamsal ekonomik ve sosyal kenti oluyordu. Bundandır ki katardan Türkiyeye, Amerikadan Sudilere tüm “muhalifleri” destekleyen kesim müdahala başında “neden Halepte ayaklanma olmuyor” haykırışını yapıyorlardı. Provakasyon ve Suriyeli askerlerin zayıflıkları sonrası bunuda başardılar. Oysa, Suriyeli tücarından sanayicisine herkes isyan başlangıcında sesiz kalıp normal yaşama devam ediyordu. Hristiyanı, müslümanı veya ermenisi, arabı hepsi birlikte yaşıyordu.

Sonuçta Elnusra yapılı Elkaydeli kesimelrle batının desteklediği güçler Halepin belirli bölümünü ele geçirdiler. Oysa batılı medya “Tüm Halep alındı” algılı haberler yapıyordu. Halepten sökülen makinelerin Türkiyeye getirilip satılma hikayeleri de işin talan kısmı olarak geçiyordu. Sonuçta kervan tersine döndü. Tüm Suriye denklemi Halepe de yansıdı. Esat Helepi de geri aldı. Bukez kaybedenlerin haykırışları yükseldi. İplite doğru çekilme ise yarının Türkiye için nedemek olduğunun da mesajını veriyor.

ABD için Suriye operasyonu BOP projesinin önemli karakol hamlesiydi. Ancak, oluşan bataklık ve Suriyedeki deyişik dinamikler sonucu, bu hesap çamura saplandı. Çelişkilerle Suriye tıkacına oturuldu. Bunun yansıması Amerikan devlet içi kırılmalara dek taşındı. Nitekim; Amerika hegemonya gerileme, ekonomik krizi yönetememe ve Suriye gibi siyasal politikalardaki bataklığa saplanma sonucu, ülke siyasetinin de çelişkierini yoğunlaştı. Suriyede yaşarken tanıklaştığımız CİA Pentagon veya Obama ile bazı bakanların anlaşmazlıklarını prtikle gözlerken, şimdi bunu ABD geçiş dönemindeki TRUMP ve OBAMA eksenli yapının ikileminde yaşıyoruz. Özellikle Rusya ile ilişkiler, Esatın geleceği, ekonomide izlenecek rota gibi birçok konuda şimdiden istihbarat örgütlerle yönetim veya sermaye içi çatlakıklar direk yaşanıyor. Bunun son somutu atanan ABD dışişleri bakanının Enerji petrol tekelerinden gelişi ile Rusya ile iyi ilişkilerde oluşu ile öteki kesimin karşıt koyduğu tepkilerde direk yaşamaktayız.

Başka bir pratik alanda ise Obamanın kararlarında görüyoruz: Kendisinin de karşı olduğu irandaki anbargo uzatma olayını, sırf TRUMPUN masasına bonba koyma adına imzaladı. Suriyede aBD denetimli bölgede IŞİD militanlarının ıraktan Suriyeye geçip, Palermoyu almalarına göz yumdu. Böylelikle Suriye politikasında Rusyaya daha da yakınlaşmasını engeleme baryeri koydu. Buna isterseniz istihbarat örgütlerinin rumpa karşı bazen doğru olmayan gündemlerle yıpratma olayını da eklemek mümkün! Yine Trumpu Rusyanın desteklediği algıları da gündeme sokuldu. Belli ki Hileri Klintonu seçtirmeme olayının intikamı alınmaya çalışılınıyor. Tabi ki Trumpun dünya görüşü ve belirli sermaye kesimlere yönelip politik çizgisi sonuçta ötekileri rahatsız etmeye de adaydır.

Önceki yazılarımda da belirtim: Kocaman Amerika, hem de dünyayı yönetme durumunda olan devleti yönetecek Bayan Klinton ile Trump gibi birbirinden daha kötü yarışçı iki adayla yarışması dahi önemli felaketdir. Bu anormalik normal gibi yapılsa da sonuçta anormalin normal gibi sunulsa da normal olamayacağı daha Trump koltuğa oturmadan sırıtmaya başladı. Bu krizler öftenpüften deyil, resmen ekonomik kriz gerçeği, girilen savaş cenderesi koşulalrının altında böylesi yönetim olayı ile dünyanın yarın nereye gidecek kuşkularını artırmasından başka bir işe yaramaz. Sadece Kıbrısda bu ilacın tedavide kulanılıp kandırılma şansı da vardır.

Dün konuşmalarını yerdenyere vuran sistem politikacısı, yeni yıl ile birlikte, ona yaranarak yakın olma yarışına gireceklr. Kapitalist dünyanın Emperyalist çağındaki siyasetin ilaç olarak en ihdiyaç duyulan dönemdeki, yeri de ABD gözüyle böyle! Ne diyelim: daha kanlı ve krizlere galiba hazırlık yapmalıyız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin