toplumsal muhalefetKıbrılıların SesiKıbrıslıların Sesi son siyasal gelişmeleri değerlendirdi
yazarın tüm yazıları:

Kıbrıslıların Sesi son siyasal gelişmeleri değerlendirdi

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıslıların Sesi’nin açıklaması şöyle:

Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi için çalışma yapan iki toplumlu “Kıbrıslıların Sesi” forumu, Kıbrıs konusunda, iki günlük toplantı gerçekleştirip en son gelişmeleri değerlendirmiş ve aşağıdaki sonuçlara varmıştır.

  1. Şu anki politik durum: Kuzey Kıbrıs’ta kurulan yeni koalisyon ve Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerin yaşamlarının her alanında gerçekleştirdiği müdahaleler neticesinde görüşme sürecinde bir yavaşlama tehlikesi mevcuttur.

Güneyde de yakın geçmişte yapılan seçimler, müzakere edilmiş federal bir çözüme açıkça karşı duruş sergileyen milliyetçi partilerin meclisteki temsiliyetlerinde artış olması görüşmelerin yavaşlaması tehlikesine katkı koymaktadır.

Çözümden yana güçlerin ortaya koyacağı kararlı insiyatiflere bağlı olarak, çözüm potansiyeli hala daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Müteakip aylar, adanın yeniden birleştirilmesi için kritiktir. Çözümün başarılmaması halinde ise bölünmüşlüğün kalıcı hale geleceği, politik atmosferin milliyetçilik ve dini tolore eksikliği ile bozulup kirletileceği yeni bir döneme girilecektir.

Çözümden yana politik partiler ve toplum katmanları bu gerçekleri kabul edip olumsuz gelişmeleri engellemek için mümkün olan azami gayreti göstermelidirler. Bu açıdan bu kuruluşlar müzakere sürecinin tamamlanmasını ve referandumda olumlu oy kullanılarak anlaşmanın kalıcı şekle girmesini aktif olarak desteklemelidirler.

  1. Piyasa ekonomisi: Serbest piyasa ekonomisinin, hukukun üstünlüğü, çalışan bir demokrasi, insan haklarının korunması, rekabetin korunması ve temel olarak tüketicilerin korunması gibi olmazsa olmazları vardır

Federal Kıbrıs’ta piyasa faaliyetleri Avrupa Birliği şemsiyesi altında garanti edilen, insan ve kapitalin serbest dolaşımı ve taşınmaz malkıbrıslıların sesi satın alma ve sahip olma özgürlüğü, ön koşul olarak var olmalıdır. Türk tarafının oluşturucu devletlerde etnik temelde mülkiyet ve nüfus çoğunluğu konusunda ısrarlı olması, bu prensiplere uyulmama durumunu yaratabilecektir. Federal Kıbrıs’ta serbest piyasa ekonomisinin gelişebilmesi için bu prensiplerin uygulanmama hali ancak geçici derogasyonlar temelinde olmalı ve çözüm sonrası ortak pazardaki dengelerin sağlanması sonrasında kaldırılmalıdır.

  1. Brexit’in (İngiltere’nin AB den ayrılması) Kıbrıs’a etkileri: İngiltere’de 23 Haziranda gerçekleşecek olan referandumun Kıbrıs’ı etkilemesi söz konusudur. Brexiti destekleyip bazı AB üyelerini özgürleştirmeyi savunan bazı İngiliz politikacıların, isteklerinin geçekleşmesi durumunda AB’nin barış için oluşturduğu şemsiyede çatlaklar oluşabilir. Böylesi bir durumun Sterline olan etkileri İngiltere’den daha az turist gelmesine, Kıbrıs’ta yaşayan İngiliz emeklilerin gelirinin azalmasına ve tek pazarda ticaret yapma ortamının ortadan kalkması, ticaret şartlarını zorlaştıracaktır.
  2. Mülkiyet sorununun çözülmesi: Mülkiyet sorununun çözülmesi, bütün ihtimaller dikkate alındığında Kıbrıs müzakerelerinin en hassas ve zor sorunudur. Ancak kırk yıldan sonra günümüzde komplikasyonlar çok daha azalmıştır. Yakın geçmişte yapılan kamuoyu araştırmaları göstermektedir ki kırk kusur yıl sonra, 1974 sonrası yerleşip hayat kuran göçmenlerin çoğunluğu, şu anki yerleşim yerlerini terk etmek istememekte ve takas veya tazminatı tercih etmektedirler.

Çok açıktır ki mülkiyet konusunun kazan-kazan şeklinde çözümü, uluslararası bir mekanizma oluşturularak mal sahibi ile uzun süreli kullanıcının ihtiyaçlarının sağduyu ve gereklilik halinde politik olarak uzlaşılan kriterlerin kullanılması ile gerçekleşecektir.

  1. Birleşik Kıbrıs’ın makro ekonomisi: Güney Ekonomisinin tarihi evrimi, yapısal konular ve şartların dayatması sonucu krizi çözmek için neoliberal tedbirler alınıp Kıbrıs’ın AB normlarına uyumlaştırılması tercih edildi.

Annan Planının başarısız olmasının sonrasında, Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ta kemer sıkma tedbirleri, kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesi gibi neoliberal politikalar empoze ederek hantal devlet yapısını değiştirmeye çalıştı.

Türkiye su elektrik telekomünikasyon ve limanlar gibi stratejik sektörlerin özelleştirilerek Türkiye firmalarına verilmesini empoze etmeye çalışırken kuzey Kıbrıs’ın ekonomik bağımlılığını kullanmakta ve Kıbrıslı Türklerin karar alma mekanizmalarını etkisizleştirerek kuzey Kıbrıs’ın çözüm öncesi ve sonrası kontrolünü ele geçirmeye çalışmaktadır.

Kıbrıs sorununun çözümü ekonomik çıkmazları sona erdirecek tek yol olup federal Kıbrıs’ın birleşik ekonomisinin sosyal boyutunu ve sürdürülebilirlik vizyonunu yaratacaktır.

  1. Kuzey Kıbrıs nüfusu: Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a yönlendirilmiş nüfus akışı, kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısını ciddi şekilde etkilemiştir. Sosyal ve kültürel kimliğin baskıyla değiştirilme çabasının etik değerlendirmesi yanında Kıbrıslı Türkler üzerinde ciddi bir ekonomik yük oluşmuştur. Kıbrıslı Türkler kamu hizmetlerinin finansmanına ağırlıklı katkıyı koymalarına rağmen kaliteli hizmet arayışı nedeniyle özel sektör hizmetlerini tercih etmektedirler. Kamu hizmetleri bariz çoğunlukla Türkiye vatandaşları tarafından kullanılmaktadır.(eğitim, sağlık hapishane camiler vs.)Türkiye ile yapılan ekonomik müzakerelerde bu gerçekler dikkate alınmalıdır.

Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, 220 000 KKTC vatandaşının (şu anki Tüm KKTC vatandaşları) 4/1 oranı temelinde federal cumhuriyetin vatandaşı olacağı konusunda liderler uzlaşı sağlamıştır. Kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısını daha da bozacağı ve görüşme sürecini çıkmaza sokabileceği için, Türkiye’nin 25000 yeni KKTC vatandaşlığın verilmesi konusundaki taleplerine karşı çıkılmalıdır. Kuzey Kıbrıs’taki bir araştırma okul öğrencilerinin 37% sinin anne babasının Türkiyeli olduğunu, 19% unun Türkiyeli olup KKTC vatandaşı olduğunu, 9% unun karışık evliliklerden ve 34% ünün de anne babasının Kıbrıslı Türklerden oluştuğunu belirtiyor. Bu rakamlar yaklaşık olarak göstermektedir ki kuzey Kıbrıs’taki nüfusun çoğunluğunu Türkiyeliler oluşturmaktadır. KKTC vatandaşlığı bazında ise nüfusun yaklaşık 70% i Kıbrıslı Türklerden veya karışık evliliklerden,30% de Türkiyelilerden oluşmaktadır. Bu rakamlar göstermektedir ki büyük sayıda Türkiye vatandaşına KKTC vatandaşlığı verilecek tolerans ortamı yoktur.

Kıbrıslı Türklerin varoluşu ve iki politik eşit başrol oyuncusu olma özelliklerinin korunması, Kıbrıs’taki Sivil Toplum örgütleri ile ilerici politikacılar ve uluslararası toplum tarafından desteklenmelidir.

  1. Eğitim politikaları: Kıbrıs’ın dini kurumları tarihi olarak Kıbrıslıların eğitim sürecinde ve eğitim sisteminde önemli rol oynamışlardır. Başpiskopos ve Müftü kendi dini guruplarının eğitim konularında önemli rol oynamışlardır.

Tarih öğretileri ve okullarda anlatılan hikâyeler, tek taraflı yaklaşımlar taşıyıp milliyetçiliği körükler nitelikte olmuştur. Aşırılar ve karşı topluma yönelik işledikleri suçlar konusunda okullarda sessizlik var olagelmiştir.

Eğitim sistemini modernleştirme, demokratikleştirme ve Kıbrıs karakteristiklerini ön plana çıkarma çabaları başarısız olmuştur. Her iki taraftaki milliyetçi unsurlar bu girişimlere karşı savaşmaktadırlar.

Kıbrıslıların Sesi, iki toplumlu eğitim Teknik komitesinin rolünü kuvvetle destekler ve Komitenin, iki toplumlu iki bölgeli fonksiyonel bir federasyonun sürdürülebilirliği için her iki toplumun eğitim sisteminin incelenerek değiştirilmesi görevini yapması için çağrıda bulunur.

  1. Akademik çevrelerin katkısı: Akademik çevreler Kıbrıs konusu ile ilgili araştırmalar üretmekten daha fazlasını yapmalıdırlar. Akademisyenler her iki toplumun yaralarının sarılması için açıkça tavır sergileyip harekete geçmelidirler. Onların toplumlar ve liderler nezdinde özel bir ağırlıkları vardır ve bu kullanılmalıdır. Ancak bürokrasi ve tanınma konuları, akademisyenleri bir araya gelip tanışmak, işbirliği yaparak çözüm sonrası durum değerlendirmeleri yapmaktan uzaklaştırmaktadır.(ekonomi hukuk vs.)

Sivil toplum örgütleri akademisyenlerle iş ve güç birliği yaparak sosyal guruplar ve güçlerle çalışarak çözüm için olumlu iklimi yaratmak amacıyla çalışabilirler.

  1. Tolumsa medya: Kıbrıs’ta medya iki toplumun her birinin medyası olarak ikiye bölünmüştür. Her iki tarafın da ortak sorunları ve zorlayıcı şartları vardır. Bölünmüşlüğe rağmen medya sendikaları arasında işbirliği yapılması için gayretler sarf edilmektedir.

Toplumsal medya, toplumların yakınlaşması için iklimin oluşmasında önemli rol oynayabilir. “CCMC” ve “MYCYradio” sürmekte olan işbirliği inisiyatiflerinin örnekleridir. Ayrıca medya işbirliği ve her iki toplumdan sivil toplumu bir araya getirmek için yeni medya portal çalışmaları devam etmektedir. Bu gayretler medya profesyonellerinin kapasitelerini artırarak işbirliği yapmalarını kolaylaştırmakta ve genel nüfusun okuma oranını artırmaktadır Toplumsal medyanın nihai amacı daha fazla iletişim ve haberlerin bölünmüşlüğün ötesine yayılmasıdır. Böylece sivil toplum medya ve toplumun geneli her iki tarafta olup bitenlerden haberdar olup katılımcı rol oynayabilir

  1. Enerji ve Birleşik Kıbrıs’ın Rolü: Yakın geçmişteki Kıbrıs’ın Münhasır ekonomik alanındaki gelişmeler Avrupa, bölgesel ve yerel alanda birleşik Kıbrıs’ın rolünün öneminin altını çizmektedir.

Birleşik Kıbrıs Avrupa’nın güney doğu sınırını daha istikrarlı bir yapıya kavuşturacak ve LNG, (sıvı doğal gaz) veya FLNG (yüzer sıvı doğal gaz) istasyonları oluşturularak bir enerji merkezi (HUB) oluşmasına katkı sağlayacaktır. Böylesi bir merkezin gelişmesi bölgesel istikrara katkı koyarak Türkiye-İsrail ve Türkiye -Mısır arasındaki karşılıklı ihracat imkânlarını teşvik edecektir. Bu bağlamda Kıbrıs, İsrail ve Lübnan arasında sürmekte olan münhasır ekonomik alanlarını belirleme müzakerelerinde arabuluculuk yapabilir ayrıca bölgenin önemli bir ticaret merkezi haline gelebilir.

Bu açıdan Kıbrıs enerji projeleri yatırımları için bir çekim merkezi haline dönüşebilir denizcilik destekli ve gemicilikle ilgili eşya ve servislerin, ikili ve çok taraflı uluslararası ticaretinin gelişmesine katkı koyabilir.

  1. Hakikat ve uzlaşma: Kıbrıs sorununa barışçıl bir gelecek inşa etmek için çözüme ulaşma yolunda, tarihsel geçmişimizdeki şiddeti uygun biçimde ele almak temel noktalardan birisidir.

Sevgül Uludağ önderliğinde “Kayıplar”ın olası gömü yerlerinin bulunmasına yönelik araştırmalar ve “kayıp şahıslar”ın başlarına neler geldiğinin anlatıldığı öykülerin ortaya çıkarılması, bu son derece duyarlı konuda sivil yurttaşların etkili biçimde belirleyici bir rol oynayabileceğinin kanıtı olmuştur. Bunun da ötesinde Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıp yakınları ile katliam kurbanları ve iki toplumlu çatışmaların öteki kurbanlarını bir araya getiren “Birlikte Başarabiliriz” örgütü de bu süreçte ortaya çıkarak diyalog ve eylem için ortak bir platform oluşturmuş, kayıp yakınlarını bu sürece katarak yeniden yakınlaşma amacıyla kamuoyunu bilinçlendiren etkinlikler yapmaktadır. On yıldan fazladır bu alanda yoğun çalışmalar yapmakta olan sivil toplumun ekspertizi ve deneyimleri mutlaka en uygun biçimde değerlendirilmelidir, bu konularda iki toplumlu işbirliğini geliştirmek, en etkili yoldur.

Kıbrıslıların Sesi, bu sivil toplum uzmanlarının da katılımıyla bir “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu”nun oluşturulması yönündeki acil ihtiyaca dikkat çekerken, böylesi bir komisyonun görevinin her iki tarafça işlenmiş savaş suçlarının organize ve profesyonel biçimde araştırılması, yaygın biçimde tartıştırılması ve savaş suçlarının affa mı uğrayacağı yoksa “alternatif cezalar” mı getirileceği konusunda konsensüs sağlanması olduğuna dikkat çeker.

  1. Orta doğu krizinin Kıbrıs ve Türkiye üzerindeki etkileri: Ortadoğu’da İŞİD ve benzerlerinin vahşi şiddete dayalı faaliyetleri sonucunda orta doğuda çok üzücü ciddi ve komplike sorunlar ve anormal gelişmeler yaşanmakta, bu durum bölgedeki uluslararası istikrarı temelinden sarsmaktadır. Türkiye yönetimi bu kuvvetlerle interaktif ilişkilerinden dolayı bölgede jeopolitik çıkarları olan önemli güç merkezleri ile uzlaşmaz (antagonist) çelişkiler yaşamaktadır. Kıbrıs Türkiye’nin bölgeye müdahil olma durumunu iyi analiz ederek ortaya çıkacak dinamikleri toplumlararası görüşmelerde süratli ve dengeli bir çözüme ulaşılması için kullanmalıdır. Böylece Kıbrıs sorununun dengeli ve süratli çözümü Kıbrıs’ı çevremizdeki problemlerden bir kalkan gibi koruyacaktır.

 

Basın Bildirisi No 31 – Kıbrıslıların Sesi 29/05/2016

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin