arşivAli SarıtepeFabrika ayarlarına dönen parti, MHP - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Fabrika ayarlarına dönen parti, MHP – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın aldığı oy yüzdesi üzerine kendisine sorulan ‘Demirtaş’a verilen oylar hakkında ne düşünüyorsunuz’ sorusuna, Bahçeli ‘verilen oylara bölücülüğe verilen oylar olarak bakmamak lazım’ mealindeki cevabı; MHP’nin TC topraklarındaki etnik ve inanç farklılığı gerçekliğini görme başlangıcı olabileceği konusuna vesile olabilme potansiyeli haliydi.

T.Erdoğan’ın bu süreçte yüzde 52 oranıyla Cumhurbaşkanı olması sonuçları aynı zamanda yeni bir dönemin kapı aralığı haliydi.

Aktif bir Cumhurbaşkanlığı olarak nitelediği, özünde ise tüm yetkilerin Cumhurbaşkanlığı makamında toplandığı birinci sekretarya ve ona bağlı ikincil sekretaryalar düzeniydi.

Yani ’vatana ihanet’ suçu hariç, diğer tüm fiillerinden sorumlu tutulamayan ama yürütme erkinin bir numaralı yapıcısı ve uygulayıcısı olan yeni bir Cumhurbaşkanlığı süreci.

Genel seçimleri, planları ve uygulamaları kamuya vize etme olarak değerlendiren AKP ve T.Erdoğan; seçim kampanyasını ‘seni başkan yaptırmayacağız’ söylemi ile sloganlaştıran HDP ve Selehattin Demirtaş’ın seçim çalışmaları sonucu Erdoğan’ın muradına erememesi ve AKP’nin parlamentoda salt çoğunluk altına düşmesi.

Bu sonuç Türkiye siyasetine yeni durum kazandırdı.

AKP’nin 13 yıllık iktidarına nokta koyması.

HDP’nin yükselen değer olarak kamuoyunun odağına oturması.

Halk tarafından değerlendirilen AKP ve Erdoğan’a halk dur demiştir.

Dolayısıyla AKP ve Erdoğan politikaları ve uygulamalarının satın alma değerinin toplum tarafından satın alınmaması gerekenler listesine girmiş olmasını beraberinde getirmiştir.

Politikaları ve uygulamalarının satın alma değeri yüzde 42’nin altına düşen AKP ve Erdoğan cenahında, toplumla ilişkilerinde sert ve keskin çözülmenin başlamış olmasıdır.

AKP ile paydaşlığı fazla olan MHP, aynı zamanda ortak bir seçmen havuzuna hitap ettiğinden ciddi farklılığı ile yeni bir söylemin kendisi için mecburiyet halini almış olmasıdır.

Çözülen AKP

Bu çözülmeden pay alma stratejisini oluşturan MHP.

Yöntem milliyetçilik.

Uygulama, HDP’yi kiriminalize etmek.

Ve seçimden sonraki ilk beyanatında ‘HDP’ye verilen oylara saygı duyuyoruz, bu partiyle parlamentoda dolaylı, dolaysız hiçbir ilişkimiz olmaz’ beyanatı.

Her ne kadar verilen oylara saygı duyduklarını ifade etseler de, partiyi yok hükmünde görmeleri de fiilen Kürt yurttaşları görmeme halidir.

Ve devamında ‘yalıda oturan viski içen şerefsizler tipolojisi yaratma gayretiyle Kürt seçmenle aynı irade sahnesinde olan Türk seçmene hakaret etmesi, gözdağı vermesi.

Buyrun buradan yakalım!

MHP fabrika ayarlarını tekrar toplumun hafızasında canlandırmaya başladı.

Türkçü olmak: TC yurttaşlarının etnik kimliğini, demokrasi ve özgürlük taleplerini yok görmek. İslamcı senteziyle dinsel ve mezhepsel inanç farklıklarını kabul etmemek, Sünni Hanefi mezhebi esas almak.

12 Eylül 1980 darbesinde zamanla tutuklanan liderleri Alparslan Türkeş’in mahkeme salonunda ‘kendimiz hapisteyiz, düşüncelerimiz iktidarda’ söyleminde ifadesini bulan: Ezilen sınıf ve tabakaların hak ve özgürlük mücadelesine karşıtlığıyla tekrar eski haline gelmiş durumdadır. Bu günün günceli ise Kürtler olduğu için karşıtlık bu etniğe karşı yapılmaktadır.

AKP ve T.Erdoğan toplum tarafından hızla değer yitimine uğrayan bir karakter halidirler.

Onun seçmen kitlesinden pay almayı kendisine öncelik olarak gören MHP ne haldedir.

MHP söylemi Türkçülük ve Haneficilik üzerine kurulmuş olmasından dolayı ve bu söylemi ve pratiği de aynı zamanda yapan TC devleti pratiğinin 70 yılı aşkınlığı; kullanılmış sürecinin bu kadar uzun olduğu bir düşüncenin satın alınma değerinin vasatın üstüne çıkmasının mümkün olamayacağı hali.

TBMM başkanlı seçimlerinde ve daha sonraki söylem ve pratiklerinde kendisini konumlandırış itibari ile MHP, AKP ile ortak havuzlarından kendisine farklılık yaratacak bir seçmen kitlesi edinmesi bu haliyle mümkün olamayacaktır.

Ne yazıktır ki: AKP ve MHP devleti ve milliyetçi yurttaş kitlesini kör politikalarının çatışmacı taraftarı olarak sahaya sürmüş durumdalar.

Kaybeden Türkiye olacaktır.

Kaybeden Türkiye halkı olacaktır.

Milliyetçilikle toplumu körleştirmeleri boyunlarında günah halkası olarak kalacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin