yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiyeleştirilen yakın tarihten iki yaprak – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiyeleştirilen yakın tarihten iki yaprak – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Genelikle resmi idolojilerle şekilenen Kıbrısın tarih kuramı; özelikle bazen kendi önemli olaylarından çok, daha fazla dış dinamiklerin isteğine göre tarihi günelr de belirler. Özelikle ve özelikle; Kuzey Kıbrıs ve daha öncesi Türk ekseninde birçok olay hasıraltı edilirken; bazıalrının da klasik bilimsel kuram yerine; daha çok resmi idolojikleşme ile Türkiyeleştirme düşüncesi ile resmileştirilir. Eliler sonu ile gelişen Türkiyeleşme bağı sonucu; birçok olay resmen yaşandığı değil de Türkiye müdahalelerine göre “tarihi gün” olarak resmileştirildi. Son 1  ve 8  Ağustos günleri, bunun en net kanıtlarından birkaçıdır. Kıbrıs ve özelikle Türk ekseni adı nekonulursa konulsun; genelikle Anadoluşturma idolojisi ile hem kültürel hem de siyasal hegemonya bileşkesi ile ilhaklaşmanın çok önemli adımlarıdır. Öyle bir resmi idolojik eksen ile yapısal kültür oluştu ki; yanlışlar bilinse dahi, bunların değiştirilmez tabuya dönüşen, önemli bir kültürel siaysal gerçek oluştu. İnsanların sorgulayamadığı, “akademisyenlerin” ayni resmi idoloji ezber ile “bilimselik” yapma gibi çok tehlikeli bir düşünce ve algı sistemi oluştu. Emperyalist sömürgeleşme, ilhaklaşma yönelişinin kültüre ve siaysal hegemonyanın gerçeğini heralanda olduğu gibi; önemli yakın tarih günelri de bundan nasibini aldı. 1  Ağustos günü ile gelmekte olan kimine göre Dilirga kimine göre Erenköy tarihi olayları adeta bu yanlışın da cenderesinden kendini kurtaramadı!

Ağustosa girerken 1  ilk günü çoğunun artık doğal olarak anlamsızlaştırdığı; ancak tatil olma ile resmi devamlılık sonucu yaşatılan bir “direniş” denilen kutlamalar oldu. Tabi tatil ile! İlgili günde TMT kuruluş yıldömünden tutun, Mağusanın fethi denilen durumlar resmi tatil ile yeniden anımsatıldı. Oysa daha ilk adımdan nasıl ismin dahi yanlış konulduğuna tanık olmak kolay. “Direniş” bayramı denilirken; Mağusanın fethi kelimeleri dahi birbirine ters gelen anlamlar içeriyor. Fetihin direniş olduğu anlamı dahi karıştırılarak resmi garnatür edildi! Yine Mağusa fethinin üzerinden sadece asırlar değil; birçok yeni egemen yapılanmalar da yaşandı. Osmanlı fetihcilikten İngiliz sömürgeleşmeye, İngiliz sömürgecilikten Kıbrıs Cumhurieytine ve en son ilhaklı 74 dönemi ile banbaşka birbirine ters dönemlerle günümüze gelindi. Dünyada fetihciliğin asırlar öncesinden “kutlanan” ve devamlılığı olmayan gün bizim gibi yerel bölgelerin anlayışından başka bir şey değildir. Tabi aslında Kıbrıs ile Türkiyeleşme bütünseliğin resmi idolojik sonuçlarından birisinden dem vuruyoruz….

Yine 1  Ağustos günü yakın tarihin TMT kuruluşu olarak da kutlanılıyor. Oysa artık birçok resmi araştırmacı ve örgüt kurucusu dahi; olayın 1  Ağustos 1958 yılında değil; 57 yılında Kasım ayı içinde TMT nin kurulduğu da kanıtlandı. Fakat hala insanlara ısrarla resmi kabulenen tarih kuruluş oalcak şekli ile bilimden resmi bayrama varan bir dayatma ile yapılıyor. Yine bilindiği gibi; aslında denilen 1  Ağustos tarihinin Türkiyenin TMT etkinliğinin belirleyici hale gelişi, Denktaş ile Aliriza Buruşkanın örgüt liderleri olma tarihidir. Biranlamda birçok Türkiyeli kesimin yaptığı gibi; TMT tarihi de Türkiyenin istediği kişilerle hakim olma tarihi olarak; kuruluş günü kabulendi. Hatta “İsmail Tansu” gibi kişiler de bizat Türkiyenin denetiminde TMT kurulma kitaplarına yazdılar. Oysa TMT ve İngiltere, burada oluşan siaysal gelişmeler sonucu Türkiye adaya zorla müdahil edildi. Bunu dahi yanlış öğretirerek ve resmi tarih yazdırtarak kulanılıyor.

Zaten Kıbrıs tarihinde her araştırma ya unuturulan veya banbaşka olaylar hep yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Birde TMT konusu ile bazı önemli bölgesel gelişmelri de ekleyecem: Yaşanan Süveyiş krizi ile kaybeden İngiltere de oldu. Artık 57 yılında İngilizler Kuzey Akdenize doğru geriliyordu. İngiliz yöneticiler ısrarla Türkiyenin yanlarında müdahil olmak için zorluyorlardı. TMT olayı da bundan nasibini aldı. Tabi İngiltere gerilerken de yerini Amerika doldurmaya ve yeni Emperyalist güç olarak yerini almaya başladı. Elbet Türkiyenin de Amerikan nifus alanında olduğunu; Özel Harp dayresi ile sistemin ilişkisi ile TMT 558 yılında Özel Harp dayresinin teşkilatın yaygınlaşma ve örgütlenmesindeki yerini de düşünürseniz; olayın öyle basit şekliyle denilenin çok ötesinde etkenleri vardır. Tabi ısrarla TMT ile Taksim tezi veya Rumlarda EYoka ile Enosis denilrrken de birden sıçrama yapan Kıbrısın bu tezlerin değil; Cumhurieyt olarak göreceli garantörlü devlet olarak oluştuğu gerçeği de vardır…..

Önümüzdeki 8  Ağustos ise “Erenköy direnişi” olarak kutlanacaktır. Benim de olayları çocukluk döneminde yaşayıp; hala beleğimde olan; sonradan araştırmalarla önemli düşünsel değişime uğrayan bir tarihi sürecin, konusudur! Erenköy veya Dilirga olayları aslında 1964 yılında yaşanılması ve sonrası bakımından; çok önemnli bir konudur. Olay salt bölgesel değil; Kıbrıs düzeyinde ve dış kesimlerin müdahalelerinin olduğu bir olaydır. Grivasın adaya çıkmasına izin verilmesi; amaç olarak solu ezme olamsına karşın da; halklar arası çatışmayı tetikleme gerçeği vardı. Grivasın ilk önemli operasyonu ise Dilirga bölgesinde yapıldı. Salt askeri değil; daha ilk adımdan piskolojik harp tekniklerinin ve ilk defa önemli gemiden tanka katılan askeri tezizat la yapıldı. Yunan askeri ile Türkiyeden adaya çıkarılan orda okuyan Türk öğrencilerin karşılaştığı bir yöresel ama sonuçta sistemseleşen bir tarihi olaydır.

Denktaş ile ALirıza Buruşkanın Erenköye çıktığı; Grivasın askeri piskolojik tekniklerinin kulanıldığı; Türkiye uçaklarının direk Kıbrısa müdahale etiği çok yönlü, bir tarihi olaydır. 5  Ağustos 1964 ikindini aytotoro ile Mansuraya yapılan saldırı ile başlayan; 7  Ağustos Mali tepesinin düşmesi ile Aytotoro Mansura köylerinin geri çekilme durumu; Tabi Mali düşme nedeni hala onca anılar yazan belge sunanlar nedense gerçeğini yazmıyorlar! Olaylar denizden ve karadan saldırılarla devam ederken de 8  Ağustos ikindini Türkiye uçaklarının müdahale ederek bonbalamaya başladıkları; 9  Ağustos günü ise Türkiye uçakları bonbalarken; birden bir aralık Piyenya Pirgo eksenine kayarken; Yunan uçaklrın resmen sonradan çıkan belgelerle izinli gelip bonbaladıkalrı da yaşandı. Sonuçta uçak müdahalesi ile bölgesel denge yeniden değişti ve birkaçgün sonra da ateş yavaş yavaş sonlandı….

Bu olayın yine sorgulanması gereken noktası şu: Tüm tarihi olaylarda ya başlangıç veya son günler kutlama veya anma adına yapılır. Oysa Erenköy veya daha gerçekli şekli ile Dilirga çatışmalrında olay 5  Ağustosda başladı ve 12 Ağustosda ateş azalmaya kesilmeye ve sonlanmaya girildi. Normal hangi akademik kesim olursa olsun: anma veya kutlama konusu başlangıç veya sonda yapılır. Oysa burada 8  Ağustos günü direniş olarak kutlatırılıyor. Bunun da farkında olmadan yine Türkiyeleştirme ruhiyesinin idolojik kılıfı oldu. Türkiyenin uçaklarının bonbalamaya başladığı gün resmi ilan edilen tarih oldu. Birçok savaş hep belirli günleri önemli dengeyi değiştiren olaylara tanıktır. Fakat tüm tarihi araştırırsanız; önemli kırılmalar olsa da; yine ya başlangıç veya sonuçlanan gün tarihi önemle ilan ediliyor. Bunu dahi Erenköy olayında saptırıldı….

Tabi Erenköy olayı sonrası Sovieytlerin tepkisi; Conson mektubu ve daha nice önemli gelişemler oldu. Hatta Kıbrısa yönelik çok önemli tartışmalar da yapıldı. Bunları önümüzdeki yazımda devam etme umudu ile; şimdilik makalemi noktalıyorum. Ancak yeniden tekrarlayacam: Bizde birçok olay tarihe kendi özü ile değil; özelikle konulan resmi siaysal Türkiyeleştirme anlayışla yaşatılınıyor. 1  Ağıstos veya 8  Ağustos olayları bunun iki yaprağı olarak düşünmemiz gereken konudur. Hele de nifusun çoğu yeni kuşak veya adamıza oalaylar sonrası getirilmesi ile; istenilen yanlışlarla dolu bir resmi tarihle karşılaşmak gerçeği oluştu. Hele de resmi konulan yanlış olsada hiçbir değişkenlik yapma düşüncesi de yoksa!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin