arşivUlus IrkadDemokratik bir cumhuriyet ve anayasasını nasıl oluşturmalıyız? - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Demokratik bir cumhuriyet ve anayasasını nasıl oluşturmalıyız? – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulusMaalesef Anayasa demokratikleştirilecek diye mecliste yola çıkılırken iş gene özgürlükleri ve insan haklarını sınırlamaya ve kısıtlamaya gelip toslamıştır. Bu konuda topluma yeni bir vizyon diye sunulmaya çalışılan yapının tekrar enkaz görüntüsü ortaya çıkmış ve anayasaya 29 yıl önce gölge gibi abanan 12 Eylül faşist bakış veya zihniyeti görüntüsü gene ucube karanlık görüntüsüyle abanıp üzerimizde durmuştur. Gerçek bir demokratik ve özgürlükçü anayasanın toplumun özgürlüklerini kısıtlamaması gerektiği elbette ki açıktır. Öncelikle Demokratik bir anayasa ve demokratik bir düzen istiyorsak bu yapılanmada gerek yasa gerekse yapı olarak olması gerekenler nelerdir? Görüş olarak bunları bir bir vurgulayalım. Bunlar elbette demokratik bir anayasada yer alabilirler:

– En önemli sorun, insanların güç kazanacağı  bir şekilde toplumun yapısını değiştirmek. Bunu yapmanın en iyi yeri ise, yüz yüze demokrasi yaratma fırsatına sahip olduğumuz belediyelerdir –şehir, kasaba ve köy. Yerel hükümetleri, insanların yaşadıkları ekonomi ve toplum hakkında tartışabilecekleri ve kararlar alabilecekleri halk meclislerine dönüştürülebilir. Bir komşu şehir ya da kasabada  bütün meclisleri konfedere hale getirilebilir ve sonra da bu kasaba ve şehirleri halk hükümetine konfedere hale getirilebilir

-halk meclislerini konfedere hale getirme amacı liberter belediyeciliğin temelidir. Bu konuda bir konfederasyon çağrısı içerİlmeli. Yerel konfederasyonlardan bölgesel konfederasyonlar ve sonra da ulusal ve kıtasal konfederasyonlar ortaya çıkarılmalıdır. Ama güç her zaman halk meclislerinde olmalıdır ve nihai kararlar her zaman aşağıdan, yani halkın meclislerinden gelmelidir. Bu arada meclise katılmayan herhangi birisinin basitçe “ben vatandaş  değilim, umurumda değil” dediği kabul edilmelidir. Eğer katılmayı umursamıyorlarsa,insanlar  meclislerin kararları ile yaşamalıdırlar

– . Kararlar bir kere alındığında bağlayıcı olmalıdırlar. Tabii ki azınlıktakiler her zaman çoğunluğun kararına itiraz etme ve kendi fikirlerini ser bestçe dile getirme hakkına sahip olmalıdır. Çoğunluk, hiç bir zaman azınlığın kendi görüşlerini seslendirmesini ve  desteğini sağlayarak çoğunluğu kazanmasını engelleme hakkına sahip değildir.

-Ulusu, soya, dine, kana, dile, tarihe göre tanımlayan gerici ulusçulukların hiç birisinin bir bölgenin sorunlarına bir çözüm getiremeyeceği çok açıktır. Yapılması gereken, ulusun tanımından dili, dini, soyu, kültürü, dili dışlamaktır. Dili, dini, ulusu, soyu, ve tarihi olmayan; ulusu yurttaşlara; yurttaşları haklarına göre tanımlayan bir demokratik ve cumhuriyetçi yapı bir çıkış sunabilir

– her türlü düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ortamında tüm farklı görüşlerin örgütlenmesi ve çoğunluğu kazanmak için eşitçe, idari veya ekonomik kayırma veya baskılara uğramadan diğerleriyle yarışması.

– Bunun için, tüm basın ve haberleşmenin sermayenin, iktidarların ve devletin denetimi ve manüplasyonlarından azade olması şarttır. Yurttaşların tüm olgular ve görüşler hakkında, o görüşler hukuki, siyasi veya ekonomik bir engellemeye uğramadan bilgi sahibi olabilmesi, doğru kararlar verebilmesi; doğru seçimler yapabilmesi ve yanlış seçim ve kararlarını değiştirebilmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.

– Nasıl, hava, su olmadan yaşamak mümkün olmaz ise, medya üzerinde sermaye ve devletin her türlü kontrolü ortadan kaldırılmadan demokrasinin gerçekleşmesi mümkün değildir.

– O halde, var olan bütün yayın olanaklarının; matbaaların, kağıtların, frekansların ve kanalların kesinlikle devlet ve sermayenin kontrolü dışında olması yani bu alanda özel mülkiyetin ve devletin söz hakkının kaldırılması, demokrasinin gerçekleşmesinin modern toplumda olmazsa olmaz koşuludur. Devlet ya da hiçbir özel mülk sahibi hiçbir yayın organının sahibi olmamalıdır. Tıpkı su, toprak ve hava gibi, haberleşme olanakları da tüm topluma ait olmalıdır.

– Bunlar, tüm nüfus arasında, örgütlerin, cinslerin, sınıfların, eğilimlerin nüfus içindeki oranlarına; aldıkları oy oranlarına veya üye sayılarına göre bölüştürülmelidir. Devlet sadece bu dağıtımın teknik yanlarını çözmekle görevli ve yetkili olmalıdır. Medya üzerinde devlet ve sermaye kontrolünün olmamasını; hukuki, siyasi ve iktisadi engellerin yok edilmesini demokrasinin gerçekleşmesinin olmazsa olmaz koşulu olarak görülmelidir.

-Demokrasi, prensip olarak azınlığın çoğunluğa uymasını ilke olarak kabul eden, yani çoğunluğun kararına uyulmadığı takdirde uymayanlara zor uygulamayı kabul eden, usulüne uygunsa bunu meşru gören bir rejimdir

-Bu bakımdan vatandaşlara lazım olan, özel türden, azınlıkların haklarını garantiye alan bir demokrasidir. Azınlıkların haklarını garantiye alan bir demokrasi olmadan demokrasi ilerici bir işlev göremez. Dil, din, kültür vs.nin eşitliği ve siyasi alının dışında tanımlanması, yani devletin bu alanlardaki kesin tarafsızlığı ve karar yetkisinin olmamasının, azınlıkların haklarının korunması ve garantiye alınması bakımından önemi burada da ortaya çıkmaktadır.

-Üç kişinin anladığı bir dil için bile, diğer dillerle eşit hakları tanıyan; hatta azınlıkta olduğu için, her zaman olacak fiili eşitsizliği gidermek için onu kayıran, pozitif ayrımcılık uygulayan demokrasidir. Üç kişinin inandığı bir dine bile, milyonlarca insanın inandığı bir dinle aynı eşit hakları tanıyan bir demokrasidir

–   Her bölgeden bir tek kişinin seçilmesine dayanan sistemler  bu sorunu çözer ama, nüfus içindeki görüşlerin gerçek oranlarda yansımasını engeller. Bütün bu sistemlerin mahzurlarına minimuma indiren, hem nispi temsili sağlamaya yönelik, hem de seçilenlerin sürekli denetimini sağlayan ve geri almasını mümkün kılan mekanizmalara ihtiyaç vardır.

– Bir başka mekanizma, siyasi konularda kesin bir dokunulmazlıktır.

Bir başka mekanizma, kendisini seçenlerin eğilimlerine denk davranmadığı takdirde seçenlerin temsilcilerini geri alabilme hakkıdır.

– Bir başka mekanizma, seçilenlerin kendilerini seçenlerin yaşam ve sorunlarından uzaklaşmamaları için, ortalama bir işçi ücreti ama bütün bunlar da yetmez. Devlet demek ordu, polis, mahkemeler, hapishaneler, vergi memurları demektir. Bu cihazın kendisi silahlıdır ve çok güçlüdür, bu cihazı oluşturanların, ulusun ve onun temsilcilerinin iradesine hizmet eder durumda kalmasının, onlardan bağımsızlaşmamasının garanti altına alınması gerekir.

– Ama bütün bunlar da yetmez. Devlet demek ordu, polis, mahkemeler, hapishaneler, vergi memurları demektir. Bu cihazın kendisi silahlıdır ve çok güçlüdür, bu cihazı oluşturanların, ulusun ve onun temsilcilerinin iradesine hizmet eder durumda kalmasının, onlardan bağımsızlaşmamasının garanti altına alınması gerekir.

– Her düzeyde otonomi ve özgür iradeyle, ekonominin kendi yasalarının gereği olarak bir birlik temel olur.

-Aynı zamanda, seçilmiş memurların emri altındaki diğer memurların da, her zaman ortaya çıkabilecek keyfi emirlere direnecek gücü olması gerekir. Bunun için, memurların tayin, terfi gibi işlemlerinin, yine bu memurların bağımsız memur sendikalarının tuttuğu sicillere göre belirlenmesi gerekir. Devlet memurlarının bütün ayrıcalıklarına son verilmesi gerekir .

– O halde, gerek teknik ilerleme, gerek toplumsal eşitlik ve gerek demokrasinin pekişmesi için demokrasi biricik çözüm ve başlangıç noktasıdır. Ülkeler zengin oldukları için demokratik olmaz, demokratik oldukları için zengin olur; toplumlar sosyal eşitsizlik az olduğu için demokratik değildir, demokratik oldukları için sosyal eşitsizlikler azalmıştır.

  • – Okullarda herkes ana dilinde ama aynı ortak tarihi okumalıdır. Bu tarihi, ülkedeki ve komşularındaki bütün dillerden, etnilerden, dinlerden, kültürlerden, cinslerden eşit miktardaki temsilciler ortaklaşa yazmalıdırlar.
  • Eğer olmasına karar verilirse, din ve ahlak dersleri, yeryüzündeki tüm büyük din ve inançlardan eşit sayıda temsilciler tarafından ortaklaşa yazılmalıdır.

 

  • Devlet sadece inançlar arasında eşitliği sağlamak ve azınlık inançta olanlar aleyhine oluşacak fiili eşitsizlikleri gidermekle yükümlü olmalıdır.
  1. Yurttaşların en geniş şekilde örgütlenebilmesi, hakkını koruyabilmesi, haksızlıklara ve eşitsizliklere karşı mücadele edebilmesi için.
  • Sınırsız bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü derhal uygulamaya geçmeli, bunları sınırlayan tüm yasalar derhal ve otomatik olarak geçersiz olmalıdır.
  • Devletin, firmaların, örgütlerin, partilerin ve bunların bütün organlarının bütün kararları, bütün tartışmaları tüm yurttaşların bilgisine açık olmalıdır.
  1. Demokrasinin gerçekleşebilmesi, yurttaşların doğru kararlar verebilmesi için her şeyden önce doğru bilgilenme gerekir. Doğru bilgilenme için ise, medyanın devlet ve sermayenin tekelinden ve egemenliğinden kurtulması gerekir. Bunun için de
  • Tüm medya ve yayın faaliyeti, matbaalar, frekanslar, kanallar, kağıtlar toplumsallaştırılmalı, devletin ve sermayenin elinden alınmalı ve yurttaşların ve örgütlerinin emrine verilmelidir.
  • Medya olanakları, tüm örgütler, partiler, inançlar, fikirler, akımlar, meslekler, cinsler, yaşlar, bölgeler vs. arasında üye sayılarına ya da nüfus içindeki oranlarına göre dağıtılmalıdır.
  • Bu dağılımın gerçek oranları yansıtmaları için sık sık ayarlanmalıdır
  1. Yurttaşların üzerinde yükselmeyen, onlardan bağımsızlaşmayan ama onlara itaat ve hizmet eden bir devlet cihazı için:
  • Tüm düzeylerde yetki ve sorumluluk seçilmiş organlarda olmalıdır. Osmanlı artığı, Firavun ve Nemutlar zamanından kalma valilik, kaymakamlık gibi merkezi olarak atanan ve belirlenen tüm makam ve organlar lağvedilmedir.
  • Tüm emniyet, asayiş ve savunma kuvvetleri bu seçilmiş organların emrinde ve kontrolünde olmalıdır.
  • Tüm seçilmiş yöneticiler ve organlar kendilerini seçenlerin beşte birinin oyuyla geri alınabilmeli ve seçim yenilenmelidir.
  •  Tüm seçilenler seçildikleri süre içinde ve çalışmaları esasında ortalama bir çalışanın gelir düzeyinde ücret almalıdır.
  • Memurların tayin, terfi, seçim ve emeklilik işlemlerinde bağımsız memur sendikalarının tuttukları siciller esas alınmalıdır.
  • Asker sivil adalet ikiliği ve memurlar hakkında dava için izinler kalkmalı. Kanun ve yasalar karşısında mutlak eşitlik olmalıdır.
  • Mahkemelere jüri usulü gelmelidir.
  1. Bu biçimsel eşitliği ve demokrasiyi sağlayan tedbirlerin yanı sıra, asgari ölçüde ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri kaldırmak için
  • Devlet her yurttaşa iş bulmak, bulamıyorsa, sendikaların ve bağımsız tüketici teşekküllerinin tespit edeceği, asgari geçim endeksine uygun gelir sağlamakla yükümlü olmalıdır.
  • Tüm yurttaşlar için genel sağlık ve emeklilik sigortası olmadır. Sigorta, doğrudan sigortalı yurttaşların seçilmiş temsilcileri tarafından yönetilmeli ve denetlenmelidir.
  • Gelecek nesiller arasında kültür, eğitim ve iktisadi farklardan doğan eşitsizlikleri asgariye indirmek için, her çocuk için parasız kreş ve anaokulu sağlanmalıdır.
  • Tüm eğitim ve araçları parasız olmalı, düşük gelirli ailelerin çocukları ekstra desteklenmelidir.
  • Tüm azınlıkların gerçek hayatta fiilen ortaya çıkacak bizzat matematik bir azınlık olmaktan doğan dezavantajlarını bir ölçüde ortadan kaldırabilmek için kotalar ve pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.

Madem ki anayasanın demokratiklşeşmesi hedef alınmıştır yukarıda olan ve de ülkemiz için hayatiyeti önemli olan bu görüşlerin veya made önerilerinin de kale alınarak ülkenin demnokratikleşmesimnne çalışılmalıdır. Aksi takdirde meclis içinde kuşa döndürülemn yasalarla birr yere vbaramayacağımız açıktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
217AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin