arşivAli SarıtepeDersim: yok edilmeye çalışılan bir halk ve coğrafya - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Dersim: yok edilmeye çalışılan bir halk ve coğrafya – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Osmanlıya yenilmeden, imparatorluk sınırları içerisinde otonom halde yaşayan halk ve bölge.

Bölge yaşayanlarının egemen halinin Alevi ve Kürt  halde olmaları, Kürdistan’ın Şafi Kürtleriyle tarihsel ilişkilerinde aynı zamanda bir kopukluk halidir.

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde Halifelik tahtını İstanbul’a getirmesiyle, Osmanlı Sultanına aynı zamanda halifeliği de vermesiyle; Osmanlı devlet ve toplum yönetiminde Sünni inancın mutlak ve devamlı egemenlik halini beraberinde getirmiştir.

Osmanlı da Anadolu yaşayanlarının İstanbul yönetimleriyle devamlı olarak sorunlu halde bulunması ve Osmanlı tarihinde Celâli İsyanları olarak geçen Alevi Türkmen isyanları. Ve Yavuz Sultan Selim’in Anadolu’da ki Alevi katliamı.

Dersim toprakları, Dersim halkı kendi tarihi içinde kendisine sığınanları bağrına basan bir halde olmalarından dolayı da Osmanlı idaresiyle devamlı sorunlar yaşayan bir karakterde olmasını da ayrıca beraberinde getirmiştir.

Osmanlı; Tanzimat Fermanıyla birlikte merkezileştirilmeye başlatılınca, otonom ve yarı otonom yönetimlerin merkezi idareye uymamaları ve ortaya çıkan isyan ve direniş halleri.

Türk ulus devletinin inşa edilmeye başlanması, aynı zamanda imparatorluğun geniş Balkan coğrafyasındaki toprak kayıplarının İstanbul’a kadar dayanması halinin getirdiği Müslüman Balkan toplumlarının Anadolu’ya zorunlu göç hallerinin ilişkisi halidir.

Bu ilişki halinin yansıyış biçimi Anadolu Hıristiyan yaşayanlarının göçe zorlanmaları, soy sürümleri ve soykırımların yapılması. Yani Anadolu’nun Hıristiyansızlaştırılması.

Osmanlı idaresi bunları Kürdistan coğrafyasına Hamidiye Alayları ve aşiret birlikleriyle, mektepleriyle taşıması.

Ermeni soykırımı aynı zamanda Hıristiyan soykırımıdır da. Hıristiyan inancından, canını ve malını korumak için İslâmi inanışa geçmeleri hallerinin çoğalması ile bu geçişi savsaklayan, vazgeçen Osmanlı yönetme hali.

Ve Osmanlı merkezi idarenin bire bir yönetiminde sürgünler, kıyımlar ve Osmanlı Müslüman ahalisinin ganimetten/talandan pay almamsı ekseni üzerinden bu sürecin aktif tarafı olması.

Osmanlı-Rus savaşları neticesinde oluşturulan Hamidiye Alaylarının Hıristiyan, Ermeni kıyımlarında aktif halde olmaları hali ve Kürtlerinde dini ve özellikle de mal ve varlık gaspı temeli üzerinden bu sürece ortak olmaları, ortak edilmeleri.

Anadolu’nun İslamileştirilmesi, Türkleştirilmesi ve kurulan genç cumhuriyetin Türkçü devlet olarak yapılandırılması ve bunun neticesinde Kürdistan topraklarında Kürt yaşamının zorlaştırılması.

Anadolu’nun Hıristiyansızlaştırılması, Ermenisizleştirilmesi, Rumsuzlaştırılmasından sonra; aynı inanç skalasında olan Kürtlerin aynı ulus skalasında olmamaları haliyle de Türkçü genç cumhuriyetin en baş sorunu olmasını beraberinde getirmiş oldu.

Milli merkezi devletin Kürtlere sadece direnme yolunu bırakması ve mecburi isyanların ortaya çıkması.

Mecburi isyanın Kürt kimliğinin imhası üzerinden kurşuna dizilmesi ve Kürdistan’ın iç sömürge haline yeni devlet tarafından getirilmesi.

Osmanlı imparatorluğunun Anadolu coğrafyasında Celâli isyanlarının olması ve Yavuz Sultan Selim’le zirveye çıkan Alevi Türkmen kıyımları, Osmanlının bir türlü zapt-u rap altına alamadığı Dersim Alevilerini, Alevi inanç toplumlarının kültürlerinde ve psikolojilerinde direnme odağı ve olgusu olma halini beraberinde getirdi.

Bu nedenle, merkezi milli ve Sünni genç cumhuriyet için de kuruluşunun başında bile:

Dersim, Osmanlıdan kendisine miras kalan ve mutlaka halledilmesi gereken bir sorun halidir.

Dersim halledilmelidir.

Dersimin halledilmesi aynı zamanda Alevi Türkmenlerin kültürleri ve psikolojilerindeki direnme odağı ve olgusu halini yıkmayı da beraberinde getirecekti. Alevi Türkmenleri psikolojik olarak tamamen teslim alınacaktı, Sünnileştirilmesinin önündeki engel kaldırılmış olacaktı.

Dolayısıyla Dersimin halledilmesi, TC de Alevi meselesinin de halledilmiş hali olacaktı.

İstiklâl Savaşı kumandanlarından olan Orgeneral İzzettin Çalışlar’ın kitaplığında: 1933 yılının son çeyreği ya da 1934 yılının ilk döneminde yayımlandığı bilinen kitap; İçişleri Bakanlığı’na bağlı Jandarma Umum Kumandanlığı’nca, lll.Şübe, l.Kısım tarafından yüz adet basıldığı belirtilen; yayınlandığı dönem de, 2.Ordu Kumandanı olduğundan bir nüshası da ona verilen “DERSİM RAPORU” evrakında, belgesinde görüldüğü üzere Dersim: TC devletinin kuruluşu ile birlikte acil halledilmesi gereken bir mesele olarak ele alınmıştır.

Yapılan yol çalışmaları.

Stratejik noktalara karakollar kurmaları.

Aşiret sayıları, bunların insan güçleri, besledikleri hayvan türleri ve sayıları.

Aşiretlerin birbirleriyle ilişkileri ve çelişkileri.

Aşiretlerin tek tek silah durumları.

Devlet gücünü Kürdistan’ın ücra köşelerine taşımak için, Türkiye Kürdistan’ının kuzeyinden ve güneyinden geçirilen demir yolları (demiryolları yapılırken Atatürk’e sorarlar “Efendim demiryolunun geçtiği yerlerde okul mu yapalım, karakol mu? Cevap: Karakol yapın” dır.)

Dersim bölgesinin coğrafi yapısı ve özelliklerinin teferruatla öğrenilmesi.

Yakalanan Dersim halkının çocuk, genç, erkek, kadın, yaşlı denmeden kurşuna dizilmeleri ve kurşun masraf oluyor diyerek süngülerle hunharca öldürülmeleri, katledilmeleri.

Dersim “harekatından” sonra yakalanan, teslim olan, kısacası ölümden kalanların Türkiye’nin batı illerine ve Trakya’ya aileleri dağıtılarak zorunlu iskana tabi tutulmaları.

Dersimin hayatta kalan çocuklarının devlette görev yapan ailelere verilmesi.

O dönemin Malatya Emniyet Müdürü olan ve 1979-80 aralığında Cumhurbaşkanlığına uzun süre vekalet eden İhsan Sabri Çağlayan’la röportaj yapan, şimdinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na söylediği “mağaraları gaz bombaları ve fare zehirleriyle boğduk” beyanatı.

12 Mart 1971’in güçlü generallerinden Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, anılarını yazdığı kitabında genç bir hava subayı iken, teğmenken, görevli olduğu Dersim bombalamalarını, anılarının Dersim bölümünü “okuyucudan özür dileyerek kitabına almadığını” Dersim soykırımının eylemcisi ve tanığı olarak, tarihe tanıklık etmekten ısrarla kaçmıştır.

TC, Osmanlıdan kendisine miras kalan “Dersim sorununu” en ince ayrıntısına kadar planlamasını yaparak:

Dersim halkına ve coğrafyasına soykırım yapmıştır.

Dersim Raporu tam bir Soykırım Raporudur.

Dersim tam bir soykırımdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin