güncel haberkıbrıs haberKalecikte çevre felaketi
yazarın tüm yazıları:

Kalecikte çevre felaketi

Yeniçağ podcastını dinleyin

fotoğraf Hüseyin Kaleci'nin facebook sayfasından alınmıştır ve Kalecik'teki çevre felaketini yansıtmaktadır
fotoğraf Hüseyin Kaleci’nin facebook sayfasından alınmıştır ve Kalecik’teki çevre felaketini yansıtmaktadır

 

Biyologlar Derneği

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, ‘İskele-Kalecik Bölgesi’nde sızan petrolün balık çiftlikleri bölgesine kadar ulaştığını iddia ederek, bu olayı “ülke tarihinin en büyük petrol kazası” olarak niteledi.

Sarpten, denizdeki petrol kirliliğinin, en ileri teknolojiyle bile ancak yüzde 20’sinin temizlenebileceği görüşünü de dile getirdi.

Sarpten, yazılı açıklamasında “en çok 10 bin tonluk gemilerle boşaltım yapılmasına imkan veren AKSA’nın aktarma borularına, sürekli daha yüksek tonajlı gemilerden aktarma yapılması ve bu sabah da 24 bin tonluk bir gemiden fuel-oil aktarılması sonucu aşırı basıncın etkisiyle kaza yaşandığını” iddia etti.

Tahliye anında gerekli kontrollerin yapılmadığını ve yasal olarak bu tonajdaki gemilerin yanaşma için kılavuz kaptan alması zorunluluğu varken buna uyulmadığını ileri sürerek şöyle devam etti:

“Bu da AKSA yetkililerin ‘olağan bir kaza, ihmal yok’ açıklamasının gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını işaret etmektedir. Bu sızıntı sonrası 100 tondan fazla petrolun denize aktığı ve 5 kilometrelik bir alanı sarmış durumdadır. Sızan petrolün balık çiftlikleri bölgesine kadar ulaştığı düşünüldüğünde bu olayın ülke tarihinin en büyük petrol kazası olduğu ve görülmemiş boyutta bir kirliliğe yol açtığını rahatlıkla söyleyebiliriz.”

“KADER DEĞİL, İHMAL…”

‘İskele-Kalecik Bölgesi’nde yaşanan ve “büyük çapta olduğu görülen” petrol kazasının, özellikle ‘Petrol Dolum Tesisi’ tartışmaları sırasında öngördükleri endişelerindeki “haklılığı” bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Sarpten şunları kaydetti:

“Herhangi bir petrol yasasının olmadığı, gerekli önlemlerin alınmadığı, anında müdahalelerin yetersiz kaldığı, gece yayılan petrole ancak ertesi gün müdahale edilebildiği ve halen Türkiye’den gelecek uzmanların ekipmanlarıyla müdahale etmesinin beklendiği ve de en önemlisi de kaza sonucunda sorumlularına cezai yaptırımın bile uygulanamayacağı bir ortamda yaşanan kader değil, yıllarca bu konuda sürdürülen ihmalkarlığın bir sonucudur.”

Sarpten tüm sermayesi deniz, kum, güneş ve doğası olan bir ülkede böyle bir kirliliğin yaşanmasının “kendi ayağına kurşun sıkmak” anlamına geldiğini, bu tür tesisler kurulurken ve işletilirken çok dikkatli davranılmasının kaçınılmaz olduğunu ve denizlerde yaşanan petrol kirliliğinin telafisinin mümkün olmayan etkiler yarattığını kaydetti.

“EN İLERİ TEKNOLOJİYLE ANCAK YÜZDE 20’Sİ TEMİZLENEBİLİR”

Sarpten, bugün en ileri teknolojiyle bile denizdeki petrol kirliliğinin ancak yüzde 20’sinin temizlenebileceğini; geri kalan kirliliğin yıllarca, hatta on yıllarca devam edeceğini savundu.

Denize sızan petrolün uçucu kısmının bir süre sonra buharlaşırken hidrokarbon bileşiklerinin dibe çökmüş veya parçacıklara tutunmuş olarak kalacağını anlatan Sarpten, kirliliğin özellikle kayalık bölgelerde, koylarda, deniz canlılarında ve su yosunlarında birikeceğini ifade etti.

Sarpten, özellikle ‘‘tekrar seçilirsek petrol dolum tesisini yapacağız’’ diyen Ulusal Birlik Partisi yöneticilerinin “önemli bir ders almasını umduklarını” da sözlerine ekledi.

 

EL-SEN

EL-SEN Başkanı Çağlayan Cesurer’in açıklaması

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN), enerji sektöründe özellikle KIB-TEK üzerine oynanan ve ilerletilmek istenen oyunları yıllardır dile getirmekte ve kamuoyumuzun dikkatini çekmeye çalışmaktadır. KIB-TEK’in bir bütün olarak, güçleri yetmezse parçalayarak, bu da olmazsa KIB-TEK’i yok ederek elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve tahsilat işlerini özel sektöre devretmek isteyen zihniyetin yarattığı çevre sorunundan da öteye çevre felaketini hep birlikte yaşıyoruz.

AKSA Enerji Üretim AŞ’nin ürettiği elektriği, ne üretirse alınacağının garantisini de vererek özelleştirmeyi adım adım gerçekleştirenler, AKSA’nın üretim kapasitesini artırırken, KIB-TEK’in üretimini düşürerek maliyetlerini artırma yolunu seçmişti. Özel sektör yapısı gereği önce en yüksek kar etme mantığı ile çalışır. Denizi kirleten yakıt kaçağı tam bir rezalet ve felakettir. Bu felaketi ilk kez de yaşamıyoruz. Kısa bir süre önce benzer bir çevre felaketi, Altınbaş Petrol tesisleri için gerçekleştirilen yakıt tahliyesi sırasında da yaşanmıştı. Önlem alınmazsa son kez de olmayacaktır.

40 yıla yakın bir süredir kamu kuruluşu olarak KIB-TEK, Teknecik Santralleri için, daha düne kadar ise devlet ortaklı olarak KTP, ülkenin tamamı için ayni şekilde yakıt tahliye etmektedir. Böyle bir facia buralarda yaşanmazken, kısa bir süre önce Altınbaş Petrol ardından da AKSA Enerji Üretim AŞ’nin yakıt tahliyesi esnasında çevre felaketine yol açmış olması özel sektörün hizmet kalitesini gözler önüne seriyor.

KIB-TEK santrallerindeki en küçük sorunu abartarak halkımıza sunmaya çalışanlar seslerini kısmışlar ve utangaç bir tavır sergilemektedirler. Yaşanan çevre felaketinin boyutlarını çevreden sorumlu Bakanlık yanı sıra ilgili sivil toplum örgütlerinin de ortaya koyması gerekir inancındayız. Kirlenen sadece denizlerimiz değildir. Kirlilikle birlikte doğal çevre ve canlılar da yok olmaktadır. Ancak kafasına KIB-TEK’i ve halkımızın en ciddi toplumsal varlığını da yok etmeyi koyanlara karşı duruşumuzun haklılığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.

EL-SEN yok olmaya devam demeyecektir. EL-SEN çevrenin kirletilerek yok edilmesine devam demeyecektir. EL-SEN yaptıkları ile kendini gösteren ve bugüne kadar devlete bir kuruş bile gelir veya kurumlar vergisi vermeyen AKSA’nın imtiyazlı sözleşmelerinin bir an önce iptal edilerek KIB-TEK’in ihtiyaç duyduğu yatırımların bir an önce yapılmasını talep etmektedir.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin