toplumsal muhalefetsendikal hareketKTÖS’ün Brüksel ziyareti
yazarın tüm yazıları:

KTÖS’ün Brüksel ziyareti

Yeniçağ podcastını dinleyin

KTÖS’ün 27-30 Mart tarihlerinde AB Parlamentosu ve AB Komisyonu yetkilileri ile Brüksel’de bir dizi temasta bulunması ile ilgili açıklaması şöyle:

Kıbrıslı Türkler’i uluslararası hukuğun dışına çıkarıp, toplumsal yokoluş sürecine sokan ve açık hava hapishanesinde yaşamak zorunda bırakan anlayışa karşı sesimizi yükseltmek ve adamızda yaşanan doğruları paylaşmak için 27-30 Mart tarihlerinde AB Parlamentosu ve AB Komisyonu yetkilileri ile Brüksel’de bir dizi temasta bulunduk.

AB Parlamentosu’nda yer alan grup yetkilileri, Kıbrıslı Türkler’le Yüksek Temas Grubu’nun bazı üyeleri ve Komisyon’a bağlı kurum yetkilileri ile, başta Kıbrıs sorunu olmak üzere, Kıbrıs Türk toplumunun yaşadığı sıkıntılar ve TC devleti tarafından dayatılan politikalar ele alındı. Bu toplantılar sonucunda ortaya çıkan görüşleri halkımızla paylaşmayı bir görev bilmekteyiz.

  1. Kıbrıslı Türk toplumunun temsiliyet sorunu önemlidir. Konu ile ilgili olarak Kıbrıslı Türkler’i temsil ettiği iddiası ile parlamentoya düzenli aralıklarla ziyarette bulunan CTP ve UBP’ye mensup milletvekilleri TC Dışişleri Bakanlığı tarafından kendilerine empoze edilen resmi tezi uluslararası alana taşımaktadırlar. Bu da “izolasyon-ambargo,  Rumlar çözüm istemez, biz %65 evet dedik Rumlar %76 hayır dedi, Avrupa Parlamentosu Kıbrıslı Türkler’le Temas Grubu dağıtılmalıdır”a dayalı bir siyasettir. Farklı partilere mensup olsalar bile aynı hedefe yönelik bir girişim yapılmaktadır.
  2. Bir süre önce AB Haber Ajansı’ndan yansıyan bir habere dayalı olarak Ticaret Odası Başkanı Sn. Günay Çerkez’in AB Parlamentosu Kıbrıslı Türkler ile Yüksek Temas Grubu hakkında yaptığı açıklama gerçekleri yansıtmamaktadır. Yapılan açıklamada Kıbrıslı Türklerle Yüksek temas Grubu’nun dağıtıldığı, bunu da Ticaret Odası’nın girişimleri ile olduğu ifade edilmişti ki bu bilgi tamamen yanlıştır. K. T. Yüksek Temas Grubu, Kıbrıslı Türkler’in AB Parlamentosu ile ilişkilerini sürdürmesi için kurulmuştur ve parlamentonun kararı ile oluşturulmuştur. Konuştuğumuz yetkililer bu grubun görevde olduğunu bunu dağıtmak için TC yetkililerinin çaba gösterdiklerini vurgulamaktadırlar.
  3. Türkiye, Avrupa Birliği’ne giriş yolunda Kıbrıs’ı bir rehine olarak kullanmış ve kullanmaktadır. Gelinen durum itibarı ile 23.cü ve 24.cü dosyaların açılması karşılığı Kıbrıs Rum tarafı Türkiye’den Kıbrıs sorunu ile ilgili taahhüt ettiği limanları açma ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanımasını beklemektedir. Bu konuda yapılan tüm girişimlere Türkiye olumsuz yaklaşmaktadır. Kıbrıs’ta devam eden görüşme sürecini sona erdirip, masadan kalkmak için bahane yaratılmaya çalışılmaktadır. En önemli bahane de Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB dönem başkanlığını üstlenmesi gösterilmektedir.
  4. Yeni Osmanlıcılık anlayışı ile ortaya çıkan AKP Hükümeti’nin AB vizyonu ve AB hedefi şu anda öncelikler arasında bulunmamaktadır. Misak-ı Milli sınırları dışına taşan ve komşularının toprağına göz diken bir Türkiye’nin kendi içinde de yarattığı diktatoryal düzen, demokratikleşmekle ilgili beklentisi olan AB’yi de rahatsız etmektedir. Bunun dışında başta TÜSİAD olmak üzere Türkiye’nin AB’ye girişini hedef koyan bütün çevrelerin konu ile ilgili ciddi rahatsızlıkları vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AKP hükümetinin iktidara gelmesi ile birlikte eksen kaymasına uğramıştır. Bu anlayış Kıbrıs sorununu çözmekten çok uzaktır.
  5. Kıbrıslı Türkler 2004 yılından beri Avrupa Birliği’nin vatandaşıdırlar ve Kıbrıs bir bütün olarak Avrupa Birliği toprağıdır. Kıbrıs’ta Avrupa Birliği müktesebatı çözüm olup, ada tekrardan birleştirilinceye kadar kuzey Kıbrıs için askıya alınmıştır. Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türk toplumuna sahip çıkma konusunda yeterince adım atmadığı bir gerçekliktir. Avrupa Birliği Kıbrıslı Türkler’in ekonomik sosyal kalkınması için 259 milyon Euro’luk bir hibe tahsis etmiş, bu yıl da buna 25 milyon Euro daha ilave etmiştir. Bu paranın doğru kullanılması için azami dikkat gösterilmeye çalışılmakta ve bundan Kıbrıs Türk toplumunun yararlanması hedeflenmektedir. AB yetkilileri bu konuyu istismar edenler için kendilerine şikayette bulunulmasını beklemektedirler.
  6. AB yetkilileri nüfus, vatandaşlık, çevre ve adanın kuzeyinde yapılan uluslararası hukuk dışı uygulamalar konularında sağlıklı bilgi alamadıklarını ifade etmektedirler. Bu konuda Türkiye ve adamızın kuzeyindeki makamların kendilerine yanıltıcı bilgi verdiklerinin farkında olmakla beraber, bu konularda şikâyet eden örgütlerden daha sağlıklı veriler talep etmektedirler.
  7. Güney Kıbrıs’ta okuyan Kıbrıslı Türk öğrencilerin GCSE ve A Level gibi uluslararası sınav sonuçlarına göre Türkiye üniversitelerine kabulünü engelleyen uygulamanın AB ile Türkiye arasında eğitim konusunda imzalanan işbirliği düzenlemesine aykırı olduğu saptaması yapılmıştır. Konu ile ilgili Türkiye’nin AB’den 500 milyon Euro hibe aldığı gerçeğine aykırı olarak AB vatandaşı olan Kıbrıslı Türk öğrencilere karşı yaptığı uygulamasının tam bir “ayırımcılık” olduğu vurgulandı. Bununla ilgili girişim yapılması konusu ele alındı.
  8. Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözme ile ilgili ciddi bir adım atması beklenmediği gibi, sürecin uzatılarak daha uygun bir uluslararası durum yaratılması beklentisi içinde olduğu AB tarafından gözlemlenmektedir. Konuyu uzatabilmek için TC Dışişleri Bakanlığı AB Parlamentosu nezdinde lobi çalışması yapmak için 40 civarında kişiyi Brüksel’de görevlendirmiştir. Buna ilave olarak KKTC temsilciliği ve KKTC meclisinden milletvekilleri ile sürekli yanıltıcı bilgilerle loby çalışması yapılmaktadır. Medyada yayınlanan yanıltıcı bilgilerle Kıbrıs Türk Toplumu yanıltılmaya çalışılmaktadır.

Kıbrıs Türk toplumunun temsiliyeti uluslararası alana yansımamaktadır. Bu nedenle toplumun gerçek temsiliyenini oluşturup bu alanda ciddi girişimler yapmak kaçınılmaz bir zorunluluktur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin