yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNERDE KALDIK? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

NERDE KALDIK? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Haftalık gazetede yazarken ve onun Bayram tatili gerekçesiyle de bir hafta da ara verirse, artık siz gündemi nasıl yakalarsınız varın düşünün? Buna ek olarak yazılacak makalenin birkaç gün önceden ele alınma zorunluluğu eklenince, gündemden mutlaka geride kalma şansınız artar. Bundan dolayı zaten haftalık yayında yazma sonucu güncelden öte biraz daha genel doğrularla konuya bakmanız grekir. Fakat gelin görün ki Kuzey Kıbrıs gibi yerde konuları sığ bakan ve ilgisizliğin ayuka çıkan ortamda geneli yazma yanında okuyucunun anlaması istenç olarak dahi oldukça güç: Bu çelişkilerin olumsuzluk üretiği ortamda yine de bir şeyler anlatma adına makale yazıyorum. Acı itiraf ise; Şu anda yazı yazdığım gazete okuyucuları ülkenin en azından daha duyarlı kesimler olduğunu söyleyen ve sistemi sorgulayan okuyucların olması sonucu yine ayni eksenden şikayet veya eksiklik oluyor. Bunlar yazan okuyan arası buluşma kadar, yayının süreci ve oluşan sosyal düşünce gerçekelrinin aynası olarak karşımda duruyor. Sora dönüp haftalarca ara verilen yayın sorası istemeden şu soru soruluyor; Nerde Kaldık?

Aradan sora tatil ile donan ve yeniden dar dünyasında dönen Kuzey Kıbrıs brakılan yerde deyildir. Ama bunu sorgulayan fazla insan yoktur. Şöylesine bir boşluğa dalacam; Ama şu tarihi cilveyi yazmadan olmaz: Özelikle eyer Türkiyeli okuyucularım varsa şu taploya dikat diyorum: Çok uzakta deyil; 15 kasım resminden söz edecem: Kutlama adıyla adamıza gelen önemli iki simge vardı: Kılıçtaroğlu ve Atalaay: ilgili poletikacıların Türkkiye resmine bakın: Kılıçtaroğlu meclis kürsüsünden meydanlara durmadan Beşir Atalayı Köstebek ile suçlayıp istifasını istiyordu. Sanırsınız bir birlerini boğazlayacaklar: Oysa 15 Kasım günü Kuzey Kıbrısta Lefkoşa kentinde ikisi de Kılıçlarını çekip ayni telden AB başta olmak üzere kesip biçtiler. Hani Türkiyede bir birlerine demediklerini brakmayanlar, Kıbrısta bu kez ayni meydandan herkese bağırıp durdular. Öyle ortak buluşma oldu ki sanırsınız türkiyede bir birlerine bunlar sövmüyorlarmışcasına başka dünyalarda yaşıyoruz. Türkiyeli okuyucularıma bu ilginç siyasal resmi sunma zorunluluğu hisetim:

Bayram öncesi son makalemi yazdığım tarihten buraya ne bizde nede dünyada olaylar durmadı. Bazı taşlar artık yerinde deyildir. Kuzey Kıbrısta artık İlahi eğtim Haspolat okulunun binalarına dek ulaştı. Ama bu konuda haberi olmayan daha doğrusu rolu başka olan adı Bakan ise başka telden çalıp Nareciye sorununu çözme önerileri yapıyor. Yani anlayacağınız Eğtim bakanı okullar deyil bölgesel portokal üreticisiyle şov yapmaya devam ediyor. Hani o karıyla övülen Petroller de bu kısa zamanda özeleştirme rüzgarına takılıp savruluyor. Hiç konuşturulmayan bazı yerler de birilerine peşkeş bir kalemde çekildi. Ama durmadan sağ olsun Ruma atıp tutmalarla hamasetin ilahi şarkısı koro şeklinde bozuk akorlarla söylenip gidiliyor.

Bizde yeniden el deyiştirme ve talanın pastası yenirken, dünyada da bazı taşlar yerinden oynandı. Berlisgoni şimdilik Başbakanlık sürecini bitirdi. Yunanistanda keza öyle oldu. Referandum kartı halka sorma yerine bir anda daha deyişik makyajla kemer sıkmalara devam denildi: Amerikadaki Wool Street işkali Amerikan demokrasi tipini hatırlatırcasına polis gücüyle kaldırıldı. Orta doğu ise kaynamaya ve Suriye kartı daha sert atılırken, iran paranoyası hastalık olarak artırılma ilacı içiriliyor. Türkiyede ise bile bile yeni cinayet depremle işlendi: Yıkılmaya hazır binaya insanların girmesine izin verilip yeni sarsıntıyla ölümler oluştu. Vandaki bu örnek o denli otelle oldu ki kimse gizleyemezken, üstünden şov probagandayla nasıl örtülme becerisi olduğu da yaşanarak AKP etiketiyle süslendi.

Buna daha ekleyecek çok olgu vardır. Ama deyişmeyen gerçekelrde vardır: ister İtalya ister Yunanistan veya daha konuşulmayan İngiltere Türkiye olsun ne kadar deyişim veya sesizlik olsada, genelde tek noktada buluşuluyor. Kapitalist kriz yaşanıyor. Hangi egemen gelirse gelsin yine ayni kemer sıkmalar oluşacaktır. Bunlar sermayenin egemen olma rekabeti ve kriz olgusunun fırsatını kulanmadır. Bakın önceki makalede Yunanistanda referandum olayının en azından halka sorulma bakımından önemli adım olma şansından söz ederken, şimdi bu resmen çoktan unutuldu. Dahası ayni siayseti uygulayacak daha silik ama sermaye çıkarlı yönetimlerle ayni çizgiye devam ediliyor. İtalyada ise Berlisgoni yıpranınca adı teknotrap adıyla yeni makyajla başkalarına yaptırılıyor. Deyişen yönetimler yanında ayni kemer sıkmalar daha hızlı devam edilecektir. Burda hep dediğimiz muhalefetdeki siaysal çizginin alternatifin önemi yenidan kanıtlanıyor. Ayni durum diyer muhalifler için de geçerlidir.

Orta doğu ise ikili karakterislik özelikle akmaya devam ediyor. Yıllar öncesinden hazırlanan Orta doğu projesinde yol alınırken ve bu emperylaist özle kendi ilkeleriyle devam ederken, diyer yandan yaşanan Kapitalist krizin sonucu krizi hafifletmek için de zaten özde bulunan sıcak çatışmalarla hafifletme de bu bölgeye taşındı. Dikat edin Kapitalist kriz girdiği aşmaz ve Orta doğu projesi adımları “Bahar adıyla daha savaşçıl çatışmalı süreçle tırmandı. Son Suriyeye karşı artırılan tavırlar ve iran paranoyası kadar pek hala söyletilmeyen Kürt kartı da bu yelpazede karşık çelişkilerle yol alıyor. Ama alternatif hep sistemce AKP kuramlı siyaset oynanıyor. Mısırdan Lipyaya, Tunustan Suriyeye yeni dönem adayları ılımlı dinci İslamcılar ve mezhepsel olarak Sünnüler olmaktadır. En komik olan şudur: Demokrasinin adı dahi yasak olan Sudiler, kendi demokratik talebini dış yardımla bastıran Bahreyn ve hala iç savaşın yaşandığı Yemenin Suriyeye demokratik reforum yapmadığı için baskı uygulamasıdır. Eyer Emperyalist gerçeği unutup Orta doğu sürecindeki yeniden piyasa ılımlı İslam ekseninin hedeflendiğini yok sayarsak kolayca kandıırlırız. Hele de Türkiye modelini sistemin bir parçası olm uzaklığına düşersek, sonuçta medyasal şovlar ve sistem düşünürlerin esiri olup emperyalist tekrarcı yorumcu çizgisine düşeriz.

Bakın ara verildi ve ben bir şeyler yazmaya başladım: Ama daha deyinmeden yazı bitti. Bir ek bilgi; Bu konuları en azından güncel yayınlardan Ortam gazetesinde deyindim. Dileyen internete de giren bu konuları daha sağlıklı güncel şekliyle okuya bilir. Çünkü dedik ya; Bilgi istenci az ve kolaycılık arayan bir döngüde her olguyu bir hafta yazısında sıkıştırmak zor. Buna sistemin adeta kuşatılmış her gün alahın durmadan tekrarı yapılan algılanma dışında başka olmak kolay deyildir. Şimdilik bu kadarla yazıyı bitireyim: Kimse sanmasın ki bunları konuşmama veya bilmeme bizi kurtaracaktır: Öyle sanan varsa her zaman yanılmaya hazır olsun.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin