yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDiplomasi sarmalından Ortadoğu yangınına dünyamız – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Diplomasi sarmalından Ortadoğu yangınına dünyamız – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Ortadoğudan başlayarak, Kıbrıs durağından geçip, Amerikaya dek uzanan yörüngede, diplomasi ve yangınla özetlenecek önemli gelişmeler yaşanıyor. Diplomasi sarmalı adeta travmatik güldürüelrle, kendi resmini aynada yansıtırken, bir elde benzin bidonu, öteki elinde çakmakla, tüm güçler Suriye odaklı Ortadoğuda yeni yangınları ateşlemeğe hazır halde hareket ediyorlar. Bunlar, karanlık dünyada alev alev parlayan tehlikelerin, adeta senboleşmiş şeklini işaret yaptırmaktadır. Ama, hala bunu anlamayan, duymak istemeyen ve yeri geldiğinde bu yangının kurbanı veya diplomasi politikanın aletleri olan yoğun insan nifusları da varlığını duymayarak devam etirmektedir. Neoliebral yıkımların peşpeşe gelen krizleri ile yoksulaşan kitleler, savaşın felaketiyle de bedel ödeyrek, ordan oraya savruluyor. İnsanlık bunları yaşarken de birielri de ceplerini, bu kıyımlarla milyarlar ifade edecek kazançalrla da sistemi sürdürmeğe devam ediyor. Bunun da adı “bizlerin çoğu dahi unutuğu” Emperyalizimin ta kendisidir.*****

Son dönemin iki önemli politik esrumanın pratikteki meyveleri toplanıyor. Diplomasi ve savaş…. Diplomasi denilen eksen, kendini sarmalaştırıp, adeta politik gelinen aşamayı, basit kuralda dahi yaşatıyor. Hepimiz artık öğrendik; yalan söyeleyerek hele de kocaman yalanlarla, medya sayesinde kitleleri esir alıp politika çizip, felaket yaratmanın sarmalı çoktan yerleşti. Irak işkalinden Suriye noktasına bu yalanlar bolca söylenip gerçekleştirildi. Nükler korkusu veya kimyasallar hikayeleri masalaştırılıp, yalanla popileştirip, nasıl kirli savaşlarla işkalerin olduğu hep yaşamın bir parçası olarak yaşandı. Son dönemde başka diplomatik kurallar da doğalaştı. Bunu ilahkcı efendimiz ve çoğunun “çözümcü ustası” Erdoğan tarafından sahneye konudldu.. Öyle ordaburda değil, bizat Brüksel, Ekvator ve en son ABD semalarında gerçekleştirildi. Artık diplomasi deryasına korumacı saldırganlık peşrevi de eklendi.

Erdoğanın ABD ziyareti önceden abartıldı. Tarihi imgesi kondu! Tarihi denilip beklentiler konulurken, beklide beklenti paradoksu olmasa, tahminlerin de gerçekleştiğini söyemek yalan olmaz. Nitekim, Erdoğanın ABD ziyareti gerçekten tarihi bazı konuları yaşatı. Öne çıkarılan siyasal hamleler veya ortak metinler değildi elbet! Olan, önce diplomaside raslanmayan ilkler halini aldı. Yazılı olan Türkçe ve İngilizce konuşma metinlerinde iki önemli resmen değişik görüş okundu. Tabi, gazetecilere soru sorma şansı verilmediği için de bunu iki dili bilip de inceleyen kesimler yakaladı. Hala, net açıklama yok. Neden, Türkçe ve İngilizce metinlerde hem de dünya kamuoyunun önünde, merakla beklenen gelişmeler duyarlılığı koşulunda böylesi ikilem oldu! Türkçe bilen ve İngilizce anlayan iki kişi önemli Kürt ve ilişki konusunda iki farklı görüşe sahip olacaktı. Bu diplomatik anormalilik nedense pek fazla ilgi yakalamadı burada.. Türkiye resmi veya havuz medya da sanki olmamış ve ayniynmiş gibi yayın yaptı. Bunu ABD ekseninde yakalayan olsa da diplomatik pek açıklama da olmadı.

Amerikan gezi serüveni bukadarla kalınmadı! Artık Türkiye Erdoğan gezilerinde Brüksel ve Ekvatordan sonra tam da merkezinde ayni sahne yeniden yaşandı. Erdoğanın korumaları bukez protesto yapan küçük bir guruba “tekmetokat” saldırdılar. Aslında Türkiye kamuoyu buna çoktan alıştı! Erdoğanın daha övünçle anılan ilk yıllarında “açız” diyen çocuğun ensesinden tutuşu veya Somada korumanın yerdeki yurtaşı tekmelemesi akıldan silinmedi. Ekvatorda vekili dahi darbeden korumalar, şimdi tam da merkezin Amerikasında ayni uygulamayı protesdoculara yaptıalr. Amerikan kamuoyu tepkilerini gösterdi. Türkiye yanlısı senatörler dahi konuyu epey yüksek frekansla eleştirdiler. Tetbirler önerdiler. Ama, Trumptan, yazı yazıldığı ana dek direk eleştiri gelmedi. Böylelikle gezi diplomasilerde kurallardan birisi de korumacı kesimin dayak atma faslı da yerleşmeğe başladı.

Herkes yalanla tehtitkarlık okuyuşunu öğrendi. Belli ki yeni buluşlar nedense Sudi veya Katarda değil de Brüksel ve Amerikada gerçekleşiyor. Buda düşündürücü başka koşul.Ayni anda ironik Kıbrıs diplomasisi de oynanıyordu. Akıncı gayet anormal kelimelerle, normal anlatımlı suçlamasını yaptı. Fakat Kral çıplak oyunu Çavuşoğlunun ardından gelen tam da diplomasileri tamamlayan sözleri tamamladı. Karşıtı suçlama, kendini övme ikilemli diplomasinin örneklemi de burada Kıbrıs görüşmelrinde yaşandı. Bereket Akıncının “ben” değişi daha duyurusu tamamlanmadan, Türkiyeden Çavuşoğluyla resmen konunun merkezini anlatan diplomasi ilkesi işletildi. İnsanlar da zaten tatmine hazırdı. Görüşlere bakmaksızın “çözüm” diyenlerin sosyalmedya oyununda ise ortak hangi görüşlerin de yanıtı yok. Hala diplomatik “2 lidere çağrıyla” kuşatılıp brakıllıyor. Böylelikle diplomasinin de dilediği yöntemi ve istediği sözcükleri gayet pişkinlikle yuturma alanı içne atmasına koşul yaratılmış oluyor. Diplomasi böylesi esrumanlarla işlerken de birileri elinde yangın ateşleyecek benzin bidonu ile çakmakla ateşin içine doğru yürüyordu.!

***

Diplomasi Trump ve Erdoğan liderlrin elinde yürütülürken, savaşlara da ateşler yayıyordu. Sadece şu gelişmler, neyin nedenli tehlikeli olduğunu anlatmaya yetiyor: ABD Sudilere ve Türkiyeye yeni silahlar satıyor* ABD PYD silahlandıracağını kabul edip hayata geçiriyor* ABD uçakları IŞİD cepesine yaklaşan ve özellikle Dera bölgesine hedeflenen askeri konvoy ile üstlerine bonba yağdırtı. Benzer hareketi kısa zaman önce İsrail de gerçekleştirdi* Türkiye Katarda askeri üst kurdu* Sudiler irana karşı Körfez ülkeleriyle ortak hareket askeri anlaşmalar yaptı. Bunlar son kısa zamanın siyasal ve askeri hamleleri….

Trump olayı ile bazı ilişkilerdeki ABD devlet çatlakları da hala yaşanıyor. Anımsarsınız, Obama Ruslarla ateşkes anlaşması yaparken, Amerikan uçakları Suriyede yine Suriye askerlerini vurdu. Garip değimli; Trump Rus ilişkileri diplomatik alanda gelişme hamleleri yaparken, ABD devlet içi çelişkiler çıkıp, suçlamalar yapılırken de Suriyede Amerikan uçakları hem de tam da bazı Astana kararları yürürlüğe girerken, IŞİD karşı Raka operasyonu yoğunlaşırken, uçaklar yine Suriye askerlerinin üzerine bonbalar yağdırılıyor!Belli ki Suriyede bazı topraklara Suriiye askerlerinin girmesini ABD çevreleri istemiyor! Üstelik, bu olay, tam da Ürdün üzerinden Dera bölgesine ABD, İsrail meyşeli güçlerin hareket edişi gündeme düştüğü anda oluyor…..

Ürdün yine gündemde: İsrail ve ABD ülke üzerinden Suriyenin güneyine müdahale etme hazırlıklarının olduğunu herkes duydu. Ama Türkiyenin incirlik kartına seçenek olarak Almanyanın dahi düşündüğü merkezlerden biri de Ürdün! Buna ek olarak, Suriye ırak sınırında ABD üst gerçeği ve bölgenin mezhepsel eksende yeniden şekilendirme politikaların yeniden ısıtılmasını da anlıyoruz. Bir ateş çenberi çiziliyor. Oyuncular çok ve talepleri çeşitli. Fakat, batının seçtiği merkezler, bölgenin en gerici ve otoriter eylimli devletler! Sudi veya Katar yanında Ürdünün de değeri artıyor. Oyuncu merkezi ise İsrail. Erdoğan da bu fırsat içinde yer alarak pay almak isterken, tutarsız ve savruplan politikalrla adeta yalnızlaşma sürecini çoktan yaşıyor. Ama, Ortadoğu üstler ve yabancı askerlerle dolarken, en yeni bonbalarla da merhabalaşıyor!

Peki, Ortadoğu oynunda hep kulanıldığını söyleyen Kıbrıs bunun neresinde? Üstelik Kuzey kıbrısda makamlar yetkilerini Türkiyeli şirketlere veya direk devletine devrederek, ama Kıbrıs cumhurieytinden hem siyasal eşitlik “ki bunun anlamını isteyenler dahi net söyleyemiyor” Türkiyenin de AB içi dört özgürlüğü ile askeri varlığının kalıcılaşmasını da talep ediyor. Sonrası mı: “Rumlar çözüm istemiyor denip, diplomasi oyunu oynanıyor. Akıncı, giyilen sol gömlek ve belirli kesimi oturarak barış isteme rahatlılığı ile birlikte, yeni bir versyonun, ayni eski kitabı okup selslendrilmesine devam ediliyor. Ortadoğu denilip Kıbrısı etkilediğini söylerken, belki de hiç düşünülmeyen gerçek oluşuna da bakmıyorlar.

Bölgemiz kaynıyor. Suriye, ırak, Yemen ateş çenberinde alev alev yanıyor. Durmadan yeni güçlerle, bolca üst kuruluyor, silah yağdırılıyor. Kağosun kağos üreterek ve yalanlarla örülü göbelsci pprobaganlaalarla gelecek çalınıyor. Kimse Filistini falan anımsadığı yok. Yemende Sudi uçaklarının yıktığı hastaneler sonucu oluşan nice felakete de değinen yok. Hegemonya ve pay almanın savaşını mezhepcilik üstüne koyup, benzini ateşleyip onun aleviyle sonuç almaya çalışıyorlar. Özetlenen diplomasi ve yangın makaledeki gelişmeler, uzayda değil. Etrafımızda yaşanıyor. Çoğu kesim de gerçekler yerine, çıkar veya bilgisizlik üzerinden yalanların probagandası ile insanları kandırmaya da devam ediyor. Bakalım, bu gidişatın altından yeni umutlar filizlenme şansı bulacakmı? Bunu da ancak yaşayan bölge halkları ancak gerçekleştirme olasılığından başka kesim de yok.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin