yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTıkanmışlıkta fırsatçılık politikası – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tıkanmışlıkta fırsatçılık politikası – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Konuyu iyi anlamak için, önce ilgili konuyu doğru okumak şart. Takıntılı ezber veya birilerine göre düşünce üretme yerine, olanı olduğu gibi kavrayıp, öngörü yapmak, oldukça önemlidir. Nitekim bu gerçeği Ortadoğunun son döneminde iyice yaşamakla meşkuluz. Hala takınılan ezber ile, Kıbrısın rüzgardan nemalanma bütünleşmesi, olgularla birlikte tekrarlanmaktadır. Hele de ağız dolusu “Ortadoğu projesinin sonucu olarak” değerlendirmeler, adeta takıntı plak gibi tekrarlanma yarışından öteye geçilemiyor. Halbuki olay netdir. Ortadoğu süreci resmen tıkandı! Tıkandığı için de hamleler yapılıyor. Tıkanış açılımı için de inanılmaz itifaklar da yapılma eyllimindedir. Elbet bir alanda tıkanma olduysa; ozaman da fırsatı kulanıp lehine çevirme veya bitmiş zanedilen stratejiler için, ortam kolamak da mümkündür. Çünkü; tıkanış ve bunu aşma arayışı, bazılarına da itifaklarla fırsatı kulanma şansı da veriyor. Son Ortadoğu tıkanışında, Türkiye yeniden Fetihcilikten içsel seçim hesaplarına varan, stratejisini yeniden gündeme sokmaya çalışıyor. Son ABD anlaşmaları ve Türkiye içi kontrolu çatışma sıçraması ikilemi, bölgesel tıkanışlığın bir fırsatcılığı olmaktadır. Tabi Şam değil de Halep fethi, yeniden tanpon bölge sevdası fırsatcılığı oluşturma hamleleri de yapılmaktadır. Sadece Ortadoğu tıkanışlığı ve tıkanma nedeniyle bölgesel güçlerin fırsatı kulanma eylimleri dahi; bize oldukça mesaj vermesi gerekirken; adeta bunları görmezden gelip, ilgili yangında, güzel bahce rüyası görme moduna girdik.

Birçok bölge yorumucusunun artık kabulendiği bir Ortadoğu vardır. Gerçekleştirmek için yangın yerine çevrilen Ortadoğu projesi, resmen tıkandı. Tıkanma olunca da çıkış yoları aranıyor. Günlük dost düşman ayrışmaları sıkca yapılıyor. Bunu Kürt ekseninde çok daha rahat yakalamak mümkündür. Hat da; Kürt boyutunda itifak ortaklarının dahi uçurumsal bakışa sahip olduğunu da görüyoruz. aBD Kuzey Suriye ve özelikle Rojova kantonları ile iyi ilişki kurarken; itifakcısı ve hat da ortağı Türkiye bu yapının yıkılmasını istiyor. Israrla son kantonların birleşme yerinin de Kürtlerin eline geçmemesini de dayatıyor. Buna alternatif de yeniden “tanpon bölge” stratejisini ileri sürüp; aslında Halep kentinin fethine uzanacak siyausal yola ışık vurmak niyetindedir.

Nedemiştim: Ortadoğuda tıkanma oluştu. Cumhurieyt gazetesinde Ceyda Karanın net olarak da özetlediği gibi “yeniden diplomasi masaları kuruldu* Tahran, Moskova, Riyat ve Dohada bölge tıkanması için diplomasi masaları kuruldu* Sadece Türkiye bu diplomasi masasında yok” demektedir. Yine Karanın şu benzetmesi tam yerine oturuyor: “Türkiye masada oyunda yok* Sadece bahşişi almayı bekleyen garsondur” yorumunu yapıyor. Üstelik irandan ERusyaya, ABD, Sudielr ve öteki ülkeler masada kartları karıştırıp yeniden dağıtırken; Türkiye dışarıda kalmanın yalnızlığı ile kendi fırsatcılığını kulanmaya hız verdi. ABD anlaşmasında incirliği kulanıma verirken, fırsatı kulanıp Kürtlere de bonba yağdırıyor. Aslında genelde Türkiye devleti stratejisi, özde Erdoğanın iktidarda kalma adına, tıkanılınan ortadoğuda fırsatı daha da isteklerini yerine getirme de kulanma eyliminde.

Şam olmasa da; tanpon bölge veya Elnusranın, ıŞİD elindeki kürt kantonlar ara yerini çeşitli isimelrle denetleyerek, Halep kentinin kırsalını kontrol edrek bu şehri ele Geçirme yolu ile Yeni Osmanlı stratejik hamlesini yapacak* PKK üzerindeki baskı ile Kuzey Suriyede güçlenen Rojova kantonlarını etkisiz hale getirerek hem bölgesel rahatlama, hem de içsel bir kazanç elde ederek, Kürt olgusunu etkisiz kılma hamleleri de yapılıyor. Ayrıca tüm bunlar kulanılırken de özelikle milliyetci ve Suni eksenli oyları yeniden toparlayıp, erken seçimle de sarayın otoriteleşmesini de sağlama bağlama planı geliştirme amacındadır. Özelikle bölgenin girilen tıkanışında, Türkiye ihdiyaçlı eylimi iyi kulanıp stratejik fırsatlığa çevirme peşindedir. Koşulalr nedeniyle, ABD başta olmak üzere buna nedenli karşı durulur bilinmez. Bilinen ise; ABD özelikle Kuzey Suriye Kürtleri ile ilişkileri iyi. Üstelik IŞİD karşısında en dirençli yapı da Rojova  kantonları olmaktadır. Böylesi çelişkiler ve karşıt genel güçlerin tıkandığı bölgede doğal olarak çelişkili itifaklar ve hamlelerle fırsatcılık oldukça kağoslara gebedir.

Şimdi gelelim bize direk dokunacak olguya: Türkiye stratejik olarak Türkislam sentezine oynarken; Erdoğan milliyetci oyları kazanmak isterken, Kıbrıs konusunda gerçekten böylesi bir kitlesel potansiyel yaratmak isterken; Kıbrısda kendine “satdın” diyecek bir siyasal yöneliş yapma şansı nekadardır? Üstelikk Belli ki bölgesel kağos nedeniyle, Türkiyeye baskı yapma eylinlerinin de oldukça cılız olan ortamda; AKP durupdururken hem de seçim le milliyetci oya ihdiyaç duyarken; Kıbrısda nedenli dizayine uygun karar verme olasılığı vardır?Konuyla alakalı soruları veya kuşkuları artırmak mümkün. Hele de son dönemde Kuzeyde peşkeşleşip AKP eksenine devredilen yerler de ortada uçuşurken!

Başka bir yanılsama da şu: genelikle tektip algı ile “Kıbrıs enerji hatının Türkiyeden geçirilip Avrupaya ulaştırma stratejisi” oldukça ezberletilip tekrarlatılıyor. Oysa enerji konusunda da hem tekeler arası uzlaşma olmadığı, hem de son Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs İsrail eksenli hamleleri de görmezden gelinmesi olmaktadır. Sermaye için rekabet ve çelişki hep vardır. Tektip ortaklaşma yoktur. Hele de son bölgesel gerçeklik tıkanışlılıkla oluşan farklılaşmalar da işin aynasıdır.

Tüm bunlar bize şunu gösteriyor: Bölgemizde tek yol veya net bir gelecek yoktur. Oldukça karışan ve içinden çıkılamayan bir sürece geldik. Düşmanın dosta, dostun düşmanlaştığı ve hat da ayni cepe içinde düşmanlaşmaların yaratıldığı, karmakarışık bir döngüde bulunuyoruz. Öyle basit ezberle bu aşılamaz. Şimdi görülen tavrın, kısa zaman sonra tersinin olma olasılığı heran mümkün olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Doğrusu da; önce olanı yerine doğru koymakla başlamalıyız. Birtakım medya gibi “geyik mühabeti” ile geçiştirip moral bulmayla yetinmemek gerekir.Biz daha çevemizde olanları haber yapamama noktasında dikiliyoruz. Sadece yandaşa destek, ötekine aşağlama ikilemi ile çürümekte olan yapıyı devam etirerek, işbirlikci kuralı ile dans etmeğe devam ediyoruz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin