arşivUlus IrkadBir sol parti nasıl olmalı - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Bir sol parti nasıl olmalı – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulusSon zamanlardaki malum partinin de raporlarını okuyunca artık delile ihtiyacımız yok. Sonuç malumun teyidi olmuştur gerçekten. Bu hareketler ve sandalye için birbirine madik atmalar sadece sağ, gözleri sandalye ve de paradan başka birşey düşünmeyen bir burjuva partisinde bulunur. Solcuların egoist ve sandalye düşkünü de olmaması gerekir diye Sol ahlakı da göz önüne getirmek ve hatırlamak gerekir diye de düşünüyorum. Bu adamların gerçekten sol olmadıkları gerçi çok önceleri ortaya çıkmıştı ama onları gözü kapalı destekleyenler de bana göre şu anda artık kaybetmiştir. Sovyet Devrimini yapan Lenin bir zamanlar gerçek bir sol partinin nasıl olması gerektiği konusunda bakın şu ifadeleri kullanmıştı. Lenin bir sağ parti ile bir sol parti arasındaki farkı şöyle ortaya koyuyordu:

“Ne kitleleri aydınlatmak, ne kitleleri ayaklandırmak için ajitasyon, ne de tutarlı demokratik sloganların açıklanması- sadece korkutulmuş dar kafalıların sırtından yapılan koltuk pazarlığı- işte partisiz kişilerden (Yoldaş’ın) Demokratik Reforrmlar Partisi’ne kadar bütün liberal burjuvazi partilerinin seçim kampanyaları böyledir.

İşçilerin partisinin kitlelere karşı tutumu ise bunun tam tersidir. Bizim için önemli olan uzlaşmalar yoluyla Duma’da koltuk kapmak değil; aksine bu koltuklar, kitlelerin politik bilincini geliştirmeye, onları daha yüksek bir politik seviyeye yükseltmeye, örgütlemeye, dar kafalı bir mutluluk uğruna değil, “sükunet”, “düzen” ve “barışçı” (burjuva) mutluluk uğruna değil, fakat mücadele için, emeğin bütün sömürü ve baskılardan kurtularak tamamen özgürleştirilmesi mücadelesine yarayacağı için ve sadece bu amaca ulaşmakta yardımcı olduğu ölçüde, Duma’daki koltuklar ve bütün seçim kampanyası bizim için önemlidir. İşçilerin partisi bütün umudunu kitlelere bağlamıştır; korkmayan, pasif bir şekilde boyun eğmeyen, boyunduruklarını alçak gönüllülükle taşımayan, fakat politik bilince sahip gönüllülükle taşımayan, fakat politik bilince sahip, isteyen ve militan kitlelere bağlamıştır…”(Lenin Kitle İçinde Parti Çalışmaları, sf.53)

Aslında gerçekten sol bir partide demokratik merkeziyetçilik bulunmalıdır. Bu konuda bize bilgiler veren Mahir Sayın’ın bu konuda kitabından alıntı yapmak en iyisidir. Bir parti içinde eleştiri düşmanlığına ve de eleştiri getirenlerin hemen dışlanmalarına karşı Sayın şunları söylüyor (Sosyalist Demokrasi,sf.105):

“Tam tersine merkeziyetçilik, demokratik merkeziyetçilik görüşü aynıyla bu ifadelerin içerisinde yatmaktadır. Azınlığın çoğunluğa uyması, kongre kararlarına bağlılık, parti yayınlarının partiye bağımlılığı, üyelerin niteliği, azınlığın hakları kavramları demokratik merkeziyetçiliğin esaslarını oluşturmaktadır. ..”

“Marksizmi benimseyen bir parti içerisinde var olan görüşlerle çatışabilecek olan yeni görüşleri ortaya sürenlerin, ilk elde hain ilan edilecekleri bir anlayışın hakimiyeti altında, eleştiriyi sonuna kadar götürüp, bilimsel gelişmeyi devamlı kılabilmek olanaklı olmaz. Bilimsel olduğu hayat tarafından defalarca kanıtlanmış olan görüşlerin eleştirilip çürütülmesi kuşkusuz olanaklı değildir. Ancak böyle görüşler de eleştirinin süzgecinden geçirilmek ve bu sayede geliştirilmek durumundadırlar. Hayat tarafından kanıtlanmamış olan görüşlerinse eleştirilip, çürütülmelerine her zaman olanak olmalıdır ki, yanlış olabilecek olan teorilerin hayata yön vermesine olanak tanınmasın. Bu tutumu benimsemeyen bir partinin çizgisinin bilimselliğinden kuşku duymaya herkesin hakkı vardır. Ve böyle bir partiye katılanlar da gerçek bir bilimsel gelişme gösteremezler, ancak bir dini benimser gibi bu partinin görüşlerini benimserler ve taşırlar. Bu dogmatik bir benimseme biçimidir”(sf.163).

Devrimcilerin etik değerleri konusunda Robert Graham’ın Anarşizm kitabında Emma Goldman’dan yapılan alıntıda ise Goldman şunları vurguluyordu:

“Devrimin öncelikli etik unsuru, kullanılan araçların ve elde edilmeye çalışılan amaçların özdeşliğidir. Her devrimci toplumsal değişimin nihai amacı insan hayatının kutsallığını, insanın onurunu ve her insanın özgürlük ve refah hakkını sağlamaktır. Devrimin esas amacı bu olmadığı sürece, şiddetli toplumsal değişiklikler evrimin normal yöntemleri ile yapılabilir ve yapılmıştır da. Devrim ise aksine sadece dışsal değişimi değil fakat içsel, temel, esas değişimi de ifade eder. Görüşlerin ve fikirlerin içsel değişimi, daha geniş bir toplumsal dokuya nüfuz ederek, sonunda devrim olarak bilinen şiddetli ayaklanmada doruğa çıkar. Bu dönüm noktası yeniden değerlendirme sürecini iptal edip, onun aleyhine dönüp, ona ihanet mi edecek? Rusya’da olan buydu. Aksine, devrimin birikmiş bir dışavurum olan bu süreci bizzat hızlandırmalı ve ileriye taşımalıdır; devrimin ana görevi onu teşvik etmek, daha yükseklere taşımak, ona en geniş ifade alanını sağlamaktır. Ancak böylece devrim kendisine karşı dürüst olur”(sf.464).

Yukarıdaki alıntılarda gördüğümüz gibi gerek Sosyalist bir parti gerekse solcu olduğunu iddia eden bir parti militanı bu kitaplarda yazılanları hatmetmez ve de para, sandalye ve ihtiras için kendi partisine madik atıp, sağ milletvekilleri ile beraber hareket edip, kirli bir şekilde sandalye elde etmeye çalışırsa, bu tip insanlar gerçekten halktan yana veya solcu değildir. Solculuğun ve devrimciliğin de bir ahlakı bir etiği vardır. Bunu benimsemeyenlerin bu toplumun karşısına çıkıp laf gevelemesi ise lafazanlıktan başka bir şey değildir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
218AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin